Başbakan’ın manşeti
PROTESTO demokratik bir haktır şüphesiz... Fakat 15-20 kişilik eylemci bir grup bunun sınırlarını aşarak hem konuşmacıların hem dinleyicilerin özgürlüklerini engellediler.
Yumurta atmak şüphesiz bir şiddet eylemidir.
Bu gerçeğin yanında, gençleri adeta aforoz etmekten, mukabil şiddetle davranmaktan muhakkak sakınmak gerekir.
Eylemci gençleri alkışlamak da, onlara savaş açmak da yanlıştır. Alkışla ya da baskıyla onlarda taşkın bir “kahramanlık” duygusu yaratmaktan da muhakkak sakınmak lazımdır.
Psikolojiyi yönetmek
SBF olayı 8 Aralık’ta oldu, Başbakan’ın 9 Aralık ve 10 Aralık günlü konuşmalarının manşeti bu olaydı, bu gençlerdi!
Başbakan haber kanallarını eleştiriyor “Gün boyu evirip çevirip veriyorsunuz” diye...
Halbuki Başbakan’ın kendisi bu olayları kendi konuşmasının manşeti yapıyor! Başbakan’ın konuşmasını bütün TV’ler elbette sürekli yayınlıyor. Bu, hem olayı gündemde tutmak, hem eylemci gençlerin kendilerini “kahraman” gibi algılamaları bakımından belki daha fazla etkiye sahiptir!
“Görüyor musunuz eylemimiz ne ses getirdi! Başbakan günlerdir bizimle meşgul!”
Gençlerin böyle bir psikolojiye kapılması, korkarım ki, onları yeni ve daha taşkın eylemlere heveslendirebilir.
Onun için psikolojik boyutu iyi yönetmek gerekir.
Başbakan’ın gündemi
Dün sabah haber kanallarının öncelikli gündemi Öcalan ve Gülen’di... Konu önemli ve ilginç çünkü... Ben de bugün, dünkü yazımın devamı niteliğinde bir şeyler yazacaktım.
Fakat öğleye doğru Başbakan konuştu, konuşmasının manşeti yine SBF olaylarıydı!
Ve elbette Başbakan’ın sözleri gün boyu ve gece bültenlerinde de yayınlandı...
Böylece konu yeniden ısınmış oldu.
Halbuki, Başbakan olay günü veya ertesi gün, herkesi sükunet ve karşılıklı saygıya çağıran, taşkın davranışlar konusunda uyarıda bulunan kısa bir konuşmayla yetinseydi, olayın yankıları bugünkü boyutlarda olur muydu?
Özellikle Başbakan dikkat etmelidir: İktidarların süresi uzadıkça muhaliflerin tahammülü azalır, öfkeler artar. Hele de birkaç taşkın eylem Başbakan düzeyinde böylesine önemsenirse, sosyal psikolojideki “tekerrür” ve “sirayet” mekanizması daha uygun zemin bulur...
Uzun iktidar sendromu
Dünkü gazetelerde okudum, bu gençlerden biri diyor ki:
“AKP’li bakanları, bürokratları, politikacıları üniversitelerimize sokmayacağız!”
Çok yanlış ama önemli bir psikolojik veridir bu sözler.
Neticeten diyeceğim şu ki:
- Üniversitelerde politik özgürlükler de olur ama üniversiteler politik mücadele alanı değildir, akademik ve bilimsel kuruluşlardır. ‘Sokmayacağız’ türü kaba güç yaklaşımları üniversiteleri yine politik kavga mekânları haline getirirse felaket olur.
- 1970’lerin korkunç olayları da ‘falancaları sokmayacağız’ diye ufak hadiselerle başlamış, felaketlerle sonuçlanmıştı.
- Hükümet ve Başbakan ‘uzun süreli iktidar sendromu’na fevkalade dikkat etmelidir. İlk iktidar döneminde böyle olaylar var mıydı? AKP’nin üçüncü iktidar döneminde yüzde 42’ler dünden daha ‘muhalif’ ve daha tepkili olacaktır, SBF türü olayların potansiyeli artacaktır.
İktidar mutlaka tansiyonu düşürmeli, dilini yumuşatmalı, muhalefetle medeni ilişkiler kurmaya, muhalif seslere hoşgörülü olmaya özen göstermelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.