Atmalı mı, yemeli mi?..
Yumurta yani bildiğiniz tavuk yumurtası, tıpkı tereyağda olduğu gibi yenmesinin iyi mi kötü mü olduğu yıllarca tartışılan bir ürün olmayı sürdürdü.
Tereyağıyla ilgili tartışmaların; daha doğrusu tereyağı yemenin kalp ve damar hastalıklarına sebep olabileceği ile ilgili iddiaların ardında, -günahı söyleyenlerin boynuna-, margarin üreticilerinin olduğu söylenip duruldu hep.
Güya, halkımızın daha büyük bir bölümünün margarin yemesini temin ederek pazarlarını büyütme derdinde olan üreticilerin, tereyağı yemenin tehlikeleri babında söylentiler yaydıkları, dilden dile dolaşıp durdu yıllardır.
Bu konuda asıl ilgi çekici olan, insanımızın kendi ürettiği tereyağını satıp, margarin yemeye alışmış olması idi şüphesiz...
Kolesterol, damar sertliği ya da başka birtakım sıkıntılara sebep olabileceği ihtimaline binaen, yumurta yemenin mahzurlu olduğu iddiası, tavukların bir komplosu değilse eğer, önceki yıllarda sahip olunan bilgilerin yanlış olması ile alakalı idi muhtemelen...
Neyse ki son yıllarda yapılan araştırmalar, yumurtanın yenebileceğini, hatta mutlaka yenilmesi gerektiğini ortaya koydu da, bir nebze olsun rahatladık.
Yani artık içimiz rahat bir şekilde yumurta yiyebiliyoruz. Sevenler için ne devlet!
Ancak özellikle son günlerde, yumurtanın aslında nasıl kullanılacağı hususunda kamuoyunu meşgul eden başka bir tartışma yaşanıyor.
Memleketimizin köklü eğitim kuruluşlarından birisi olan Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin (Mülkiye) öğrencileri, değişik bir kullanım alanı tanıttılar bizlere: Hoşlanmadıkları insanlara yumurta atarak protesto etmek!..
Hoşlarına gitmeyen konuşmacıyı dinleyip, zekice sorularla karizmasını çizmeleri beklenen Mülkiye öğrencileri, yeteri kadar hazırlanamadıkları için olsa gerek, bu işi yumurta atarak yapmaya çalıştılar.
Ve kendi karizmalarını çizdiler...
Yaşananların ardından, çoğu 12 Eylül öncesini yaşamış olan kişiler tarafından yapılan yorumlar, tarihten ders alınmadığı şeklindeki tezi bir kez daha doğruladı.
Ülkemizin en güzide eğitim kurumlarından birisinde tahsil gören gençlerin, dinleyip anlamak ve ardından sorabilecekleri sorularla meseleyi tartışmak yerine; gelen davetlileri konuşturmadan ayrılmak mecburiyetinde bırakmalarının demokratik bir hak olduğunu söyleyebilenler bile çıktı...
Belirli bir kesim tarafından arzu edildiği şekilde davrandıkları için gençlerin doğru olanı yaptıkları; onlara yönelik eleştirilerin ise kesinlikle haksız olduğu şeklindeki bildik yaklaşımla karşı karşıyayız, yeniden.
Henüz tahsil çağındaki gençlerin, ülke meseleleri başta olmak üzere hemen her şeyi çok iyi bildikleri, yani 'aştıkları' şeklindeki bu yaklaşımın bizi sürükleyebileceği nokta ise yakın geçmiş hatırlandığında, rahatlıkla tahmin edilebilir...
Hiçbir bilgi, görgü ve fikri derinliğe sahip olmadan, mensup olduğu çevrenin eline tutuşturduğu silahlarla 70'li yıllarda ülkeyi adeta kan gölüne çeviren gençler konusunu, ne çabuk unuttuk?..
Yaşananları gereği gibi değerlendiremediklerini ve oyuna geldiklerini açıklamakta adeta birbiriyle yarışan dünün gençleri, hiç mi dikkatimizi çekmedi?..
Tereyağı ve yumurtanın zararlı olduğu ve yenilmemesi gerektiği şeklindeki propagandanın bir toplumsal mühendislik eseri olduğunun farkına varmış bulunuyoruz.
Şimdi de, yumurtayı yemek yerine, fikir ve görüşlerini beğenmediğimiz insanlara atmamız gerektiği şeklinde bir furya başlatılmak üzere...
Oysa yumurta yenilmek içindir...
Gençlerimizin kendilerini yetiştirerek, ülke gerçekleri hususunda sağlıklı bilgi sahibi olmaya çalışmak yerine, ortalığı mümkün olduğu kadar karıştıracak şeylerle uğraşmalarını isteyen birileri var, anlaşıldığı kadarıyla...
Meydanı onlara bırakmamak gerek!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.