Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Borçlarımız ödedikçe artıyor

Borçlarımız ödedikçe artıyor

Yıllardan beri kemer sıkıp ülke olarak iç-dış borçlarımızı ödemeye çalışıyoruz, vergi artışları, maaşların düşük tutulması vs gibi bin bir türlü sıkıntıdan sonra iç ve dış borçlanmada acaba ne durumdayız. Bunca sıkıntılı yıldan sonra iç ve dış borçlarımızı temizleyebildik mi, yahut azaltabildik mi, tünelin sonuna yaklaştık ışığı görecek miyiz?..

Ülkemizin dış borcu 3 farklı kalemin toplamından meydana geliyor, bunlar Merkez Bankası’nın borcu, özel sektörün borcu ve kamu sektörü borcu. Türkiye’nin toplam dış borcu 2002’de 130 milyar Dolar iken geçtiğimiz Ekim sonu itibariyle toplam dış borç tutarı ikiye katlanarak 266 milyar Dolar’a çıktı. Ülkemizin kamu sektörü dış borç stoku ise 2002’de 65 milyar Dolar iken bu rakam 2010 Ekim sonu itibariyle 85 milyar Dolar’a çıktı. İç borç stokumuz 2006’da 251 milyar TL iken Ekim sonu itibariyle bu tutar da 348 milyar TL’ye çıktı. İlginç bir ayrıntı, iç borcumuzun da %12’si yurt dışı yerleşiklere…

Malesef, görüldüğü üzere borçlarımızı azaltmak bir yana, hem iç borcumuz hem de dış borcumuz yıldan yıla sürekli artıyor. Sebebi tabi ki hala ödediğimiz tutardan fazla borçlanıyor oluşumuz: bu yılın ilk 10 ayında iç ve dış toplam 123 milyar TL borç ödemesi yaptık ama aynı dönemde 145 milyar TL yeni borç aldık. Bu borçlar karşılığında 2010 yılının sadece ilk 10 ayında 36 milyar TL iç borçlar için, 5 milyar TL de dış borçlar için yani toplamda sadece 10 ayda tam 41 milyar TL faiz ödedik. Yani 2003-2009 döneminde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Ulaştırma Bakanlığı’nın varımızı yoğumuzu satarak gelir yazdığı 44,3 milyar Dolar’ın yarısından fazlası bu yılın sadece 10 aylık döneminde borçlarımızın yalnızca faizine gitti…

Tablo bütünüyle karamsar değil. Buraya kadar olan kısımda biraz da bardağın boş tarafına baktık. Borçlanma ile ilgili bazı olumlu konular da var ki bunların en başında geleni Uluslar arası Para Fonu IMF’ye olan borçlarımız. 2000-2010 arası IMF’den 47,3 milyar Dolar borç almışız, aynı dönemde ise 48,6 milyar Dolar borç ödemişiz. Kalan 6,5 milyar Dolarlık borcumuzun da 2013’te sıfırlanması planlanıyor. Diğer olumlu bir gösterge Merkez Bankası net rezervleri. 2002’de 28 milyar Dolar olan net rezervler günümüzde 76 milyar Dolar’a ulaştı. Bu net rezervler dış borçlarımızın %28’ine tekabül ediyor ki bu oran da yükseliş trendinde. Önemli bir diğer gösterge de vergi gelirlerimizin yüzde kaçının faiz harcamalarına gittiği. 2002’de vergi gelirlerinin %86’sı faiz harcamalarına giderken 2009 sonu itibariyle bu oran %31’e düşmüş durumda. Olumlu olarak yorumlanabilecek son gösterge ise bir yılda ülkemizde üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin 2002’de %56’sı kadar dış borç stokumuz varken bu oran 2009’da % 43,5’e inmiş.

Toparlamak gerekirse, vatandaş olarak sürekli kemer sıkıyoruz, ülke olarak sürekli borç ödüyoruz ama diğer yandan da borçlanmaya devam ettiğimiz için (üretimi arttırmaksızın borcu yeni borçlarla kapatmaya çalıştığımız için) borçlarımız sürekli artıyor. Dış borç stoku bir yana, iç borç stokunun azaltılamaması ve bu borç stokunun da dış borçlarla birlikte sürekli artması iyi bir gösterge değil; iç borçların faizi dış borçlara göre hem çok yüksek hem de vadesi kısa. Vergi gelirlerindeki artış, borçların Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya oranı ve IMF’ye olan borçlanma yapısı ise olumlu göstergeler olarak ön plana çıkıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Deniz Arşivi