Yazık değil mi Kayseri’ye

Yazık değil mi Kayseri’ye

Bütçe görüşmeleriyle birlikte ortaya çıkan siyasi tablo, önümüzdeki genel seçimlerin hayli sert ve gergin bir ortamda geçeceğine işaret ediyor.

12 Eylül 2010’da yapılan anayasa referandumu öncesindeki kampanyalar, oylanan anayasa değişikliği paketinden çok, akıllara durgunluk veren iddialar üzerine kurulmuştu. Paketle uzaktan yakından ilgisi olmayan iddialar, sözgelimi ülkenin bölünmesinden özerklik tartışmalarına kadar pekçok başlık, gerçekten varmışçasına tartışıldı.

Sonuç itibarıyla anayasa referandumu, adeta Türkiye’nin geleceğinin oylandığı bir gergin atmosferde gerçekleşti. Neyse ki ortalıkta gezdirilen acayip iddialara ve kara propagandaya rağmen, sağduyu galip geldi ve anayasa paketi kabul edildi.

Referanduma ‘hayır’ diyen % 42’lik kesimin, özellikle ana muhalefet partisi tarafından nasıl sahiplenildiği ve bu zemin üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘iktidar’ senaryoları yazıldığı hala hafızalarda. İlk günlerde ciddi bir yenilgi psikolojisi yaşayan MHP ve Devlet Bahçeli, zaman içinde daha tutarlı ve soğukkanlı yaklaşımlarla toparlanırken, yenilgiden zafer çıkaran CHP’de işler her geçen gün daha tuhaf hale geliyor.

***

Kayseri, yakınlık itibarıyla memleketim sayılır. Mehmet Özshaseki’nin peş peşe gelen başkanlık dönemlerinde şehrin nereden nereye geldiği konusunda bir parça fikrim olduğunu da söyleyebilirim. Sadece kendi standartlarını yükseltmekle kalmadı Kayseri; çevre illerin de iş aradığı ve göç ettiği bir merkez haline geldi. Canlı, pırıl pırıl ve yaşanabilir bir model olarak her dönem biraz daha çıtayı yükseltti.

CHP liderinin bütçe konuşmasında Kayseri’de ciddi yolsuzluklar olduğuna dair iddialarda bulunması, ancak her nedense bunu belgeler ya da ciddi deliller üzerinden değil, bir dedikodu üslubuyla ortaya koyması, şaşırtıcı değil. Yolsuzlukların üzerine giden kahraman imajıyla, kendi siyasi zemininde bir karşılık bulduğuna ve bu tür çıkışların seçmeni diri tuttuğuna inanıyor Kılıçdaroğlu. Peki böyle bir siyasi üslup, belgelerden çok dedikodular üzerinden yürüyen bir karalama kampanyası bizi nereye götürür; bu sorunun cevabıyla fazlaca ilgili görünmüyor.

***

Bir şehirde, hele Kayseri gibi ciddi ekonomik hareketlilikler yaşanan bir şehirde, yolsuzluklar, yanlışlıklar olmaz mı? Elbette olabilir ve varsa sonuna kadar da üzerine gidilmeli. Ancak koskoca bir genel başkan, iddialarını sağlam bir zemine oturtmadan harekete geçiyor ve bunun üzerinden iktidar hesabı yapıyorsa, işte bunun adını koymak gerçekten zor.

Ana muhalefet lideri olarak sizin kürsüden söylediğiniz her şey, size inanan seçmen tarafından gerçek sayılıyor. Milyonlarca insan gerçekten ya söylediklerinize inanıyor ya da en kötü ihtimalle kafası karışıyor. Zaten Kılıçdaroğlu stratejisinin temel hedefi de bu.

Peki bu arada ne oluyor? Bunca yıldır emek verilen, adım adım yeniden inşa edilen bir şehre ve orada yaşayan insanlara, gayret sahiplerine yazık oluyor.

***

CHP ve genel başkanı geçmişe dair pekçok yanlışı geride bırakma iddiasıyla siyaset sahnesinde. Bugüne kadar da kendisine umut bağlayanları, hayal kırıklığına uğrattılar.

Ancak Kayseri üzerinden yürüttükleri muhalefetin dozu, tarzı, maksadını çoktan aşıp koca bir şehri töhmet altında bırakan bir kampanyaya dönüşmüş durumda.

Bakalım bu üslupla nereye kadar gidecekler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi