TRT kurumunun 10 Muharrem programı
Bu yıl, 10 Muharremi, aralık ayında karşıladık. Ayrıca 27 Aralık, büyük vatan şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un vefatının 74. yıl dönümü. TRT Mehmet Âkif için nasıl bir program/programlar yapar bilmiyorum. Âkif, bizim edebiyatımızın en abide şahsiyetlerinden biri. “Türkiye’nin kalkınması, çağdaş medeniyet seviyesine yükselmesi, Mehmet Âkif’in de çok iyi bilinmesine ve sevilmesine bağlıdır” diye yazsam, biliyorum ki bazı çevrelerde küçük bir kıyametin kopmasına yol açacaktır. Bunu tecrübelerimle biliyorum: 1986, Âkif’in vefatının 50. yıl dönümü idi. Devletimiz, İstiklâl Marşı şairimizi, yurt içinde ve yurt dışında anmak için, çeşitli toplantılar düzenlemişti. Ben de 42 şehrimizde yapılan Âkif toplantılarına katılmıştım. Ayrıca Almanya’da, Belçika’da, Hollanda’da, Fransa’da yaşayan işçilerimize M. Âkif’i anlatmaya çalışmıştım. Hayretle ve dehşetle görmüştüm ki, bizim aydın etiketli kişilerimizin çok büyük bir bölümü, Âkif’i kat’iyyen bilmiyor. Âkif’ten, İstiklal Marşı dışında hiçbir şey okumamış. Aynı şekilde, halkımız da, Âkif gibi muhteşem ve mübarek bir mütefekkir şairinden haberdar değildir.
Ayrıca bu aralık ayı Hazreti Mevlana’nın HAKKA YÜRÜYÜŞÜNÜN 737’NCİ YIL DÖNÜMÜDÜR. YANİ ŞEB-İ ARUS MERASİMLERİ DE YAPILACAKTIR.
TRT Kurumu, 10 Muharrem dolayısıyle, mükemmel bir program hazırladı. Programı, başından sonuna kadar, çok büyük bir dikkatle takib ettim. Radyolarımızda, televizyonlarımızda, zaman zaman Alevî türküleri elbette söyleniyor. Ama 10 Muharrem programının tertibini, tanzimini, zenginliğini... başka türküler arasına sıkıştırılan bir-iki Alevi Türküsünde de bulduğumu, yaşadığımı söyleyemem. Birisi, bir kuyruklu yıldız gibi akıp gidiyor, ötekisi, yani TRT’nin ilk defa çok ciddi ve geniş bir kadroyla ve aynı zamanda zikirle süslediği, zenginleştirdiği 10 Muharrem programı ise, uzun süre bizi kendi aydınlığı ve güzelliği içinde tutan bir program oldu.
Hz. Ali efendimiz ve Hz. Hüseyin efendimiz üzerine yakılan ağıtlarla ayrıca 12 İmam sevgisiyle söylenen nefesler çok güzeldi. Programa katılan bütün sanatkârlar çok başarılıydılar.
Yalnız iki uygulamanın çok yanlışlığını da belirtmek mecburiyetindeyim. Birincisi Al-i abâ Aşkına yani Hz. Ali ve Ehl-i beyt aşkına hazırlanan program, tam ortasında kesildi ve araya beş dakika kadar süren reklâmlar sokuldu. TRT bu yanlışlığı yapmamalıydı. Uhrevî bir havayı, reklamlarla bozmamalıydı.
Program yapımcısının ikinci yanlışı, birliğimize, dostluğumuza gölge düşüren bir Pir Sultan türküsünün araya yamanmasıyla oldu. Ben Pir Sultan Abdal şiirlerini, (Cahit Öztelli’nin düzenlemesini) baştan sona kadar birkaç defa okudum. Pir Sultan’ın şiirleri âdeta bir mezbaha görüntüsündedir. Pir Sultan, Türkiyemizdeki sünni Türkleri Yezid olarak gören, gösteren, onların katledilmesini arzulayan bir isteriyle çırpınıp durdu. Bağdat’ı fethetmemize gözyaşı döktü. İran’daki Şah Tahmasp’ın askerini toplayıp üzerimize gelmesini istedi. Pir Sultan:
Kalkın dostlar bir olalım/Münkire kılıç
çalalım
Hüseyn’in kanın alalım/Tevekkeltü
tealallah... diyordu.
Hz. Hüseyin 681 yılında şehid edildi. Pir Sultan Abdal’ın yaşadığı yıllarda Sivas’ta, Anadolu coğrafyasında Yezid soyundan bir tek kişi bile yoktu. Pir Sultan, Hz. Hüseyin’in kanını kimlerden alacaktı? Hiç kimse, böylesine kin yüklü, isyan yüklü türkülerle birliğimizi-dirliğimizi bozmamalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.