Kılıçdaroğlu ve CHP kurultayının ‘değişim’ düğmesine basabil
Ankara’da bugün CHP’nin kurultayı var. Elbette önemli bir siyasal olay.
Hem CHP’nin geleceği, hem Türkiye’de demokrasi ve istikrar açısından önem taşıyan bir kurultay.
Kemal Kılıçdaroğlu ve kurultay delegelerinin tercihleri, eğer CHP’de ‘değişim’in, yeni olanın önünü açabilirse, bu konuda kamuoyuna umut verebilirse, bundan hem CHP hem Türkiye kazançlı çıkar.
Çünkü Türkiye’nin kitlelere güven telkin eden, kitlelerin gözünde inandırıcı olan bir ‘iktidar alternatifi’ne ihtiyacı var.
Hem de uzun yıllardır var.
Baykal döneminde CHP seçim kaybede kaybede alternatif olmaktan çıktı.
Bunun yarattığı muhalefet boşluğu yıllar yılı hem siyasal istikrarı, hem de Kürt sorunu gibi bu ülkede barış ve demokrasiyi çok yakından ilgilendiren bazı temel meselelerin çözümünü olumsuz etkiledi.
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’yla yeni bir fırsat kapısı aralanmış durumda Halk Partisi’nin önünde...
Bu fırsat kapısı, partinin sosyal demokratlaşma sürecine girmesi, yani kendini ‘yenilemesi’ anlamını taşıyor.
Mesele bu.
Ama çözümü öyle kolay değil.
Kılıçdaroğlu ve 18 Aralık Kurultayı acaba CHP için tarihi bir yürüyüş başlatabilir mi?..
Bu sorunun izleri, kurultay dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu’na biri Yunan, biri Alman iki sosyal demokrattan gelen mektupta da dikkati çekiyor.
Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Sosyalist Enternasyonal Başkanı sıfatıyla Kılıçdaroğlu’na gönderdiği ‘Sevgili Kemal’ diye başlayan mektubunun bir yerinde şöyle diyor:
“Küresel ekonomik krizin bu zor günlerinde, sosyal demokrasinin önerileri her zamankinden çok daha fazla geçerlidir. Sosyal demokrasinin temel değerleri olan dayanışma, fırsat eşitliği, insan hakları ve sosyal hakların korunmasını amaçlayan politikalarıyla gerekli toplumsal değişimi biz gerçekleştirebiliriz. Önümüzde duran zorlukların üstesinden gelebilmek için partilerimiz daha açık ve katılımcı olmalıdır. Ve bu da Sosyalist Enternasyonal çatısı altında işbirliğiyle sağlanabilir.”
Yorgo Papandreu, ‘sosyal demokrasi’nin altını çizerken, öte yandan Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin eski bakanlarından olan ve parti adına CHP’yi yakın takipte tutan Gerd Andres, CHP için ‘yenilenme’nin önemini vurgulamış mektubunda:
“Erdal İnönü’nün parti liderliği döneminden beri CHP’deki gelişmeleri büyük bir ilgiyle izledim ve CHP’yi Kemal Atatürk’ün mirası olan büyük bir parti olarak tanıdım. Ancak her zaman CHP’nin kendini yenilemesi gerektiğine de inandım. Bütün partiler demokratik bir yapıya ihtiyaç duyarlar ve bu bir sosyal demokrat parti için daha da gereklidir.”
Her iki mektubun ortak yanı:
Sosyal demokrasi ve yenilenme...
Bir başka deyişle:
Değişim!
Kılıçdaroğlu’yla CHP Kurultayı’nı bekleyen bir numaralı gündem maddesi herhalde budur.