CHP’nin yüzde 30’un üzerine çıkması kolay görünmüyor
CHP ile ilgili olarak dünkü yazımda yönetim boşluğu, liderlik boşluğu gibi bazı temel konulara değinmiş, bu durumun oy artışını engellediğini belirtmiştim.
Bu bakımdan Ak Parti’de durum ne?
Kılıçdaroğlu CHP’si yönetim zafiyeti olan bir parti...
Buna karşılık Ak Parti taşları yerli yerine bir hayli oturmuş, ‘yönetilen’, kimin ne yaptığı fazla karışık olmayan, birlik görüntüsü veren bir parti...
Parti aygıtı çalışıyor.
Seçim aygıtı çalışıyor.
Sürekli nabız tutarak, buna göre şöyle ya da böyle politikalar üreterek çalışan ciddi bir parti olduğu rahatça söylenebilir Ak Parti’nin...
Örneğin, Tayyip Erdoğan’ın ara sıra ‘Kasımpaşalılık’tan veya bir anlık fevri bir patlamadan kaynaklanan kontrolsüz çıkışlarının dışında, bir lider olarak yaptığı konuşmalar büyük ölçüde parti içi kurmay çalışmalarının da izini taşıyor.
Ak Parti’nin yönetim konusunda olduğu gibi liderlik açısından da fazla bir sıkıntısı olduğu söylenemez.
Erdoğan liderlik koltuğunu dolduruyor.
Dediğim dedikçi.
Partisine fazlasıyla hâkim. Parti içi lider sultası bakımından siyasal hayatımızın çok ilginç örneklerini veriyor.
Karizması var.
Kitleleri etkiliyor.
Üst üste üçüncü genel seçimi kazanmaya aday olması da liderlik açısından fazla bir derdi olmadığını gösteriyor Erdoğan’ın.
Bütün bunlar da onu, anlaşılan, gittikçe daha çok kendi kendisiyle dolu, eski deyişle meşbu hale getirerek, demokrasiyle bağdaşmayan otoriter eğilimlerini güçlendiriyor.
Evet, Ak Parti bugün üçüncü kez genel seçim kazanma yolunda.
Ama bu demek değildir ki Ak Parti’de her şey yolunda gidiyor.
Hayır öyle değil.
12 Haziran’a giderken Ak Parti’nin de bir ‘vizyon tazeleme’ye ihtiyacı var.
Öncelikle demokrasi anlayışına yeniden bakması gerekiyor.
Demokrasi konusunda daha çok ‘çoğunlukçuluk’a dayanan bakışını değiştirmesi şart, eğer Erdoğan’a yönelik otoriterlik eleştirilerindeki haklılık payını etkisiz kılmak istiyorsa...
Demokrasi anlayışını geliştiremeyen bir Ak Parti zamanla tökezler, Türkiye’nin önünü açamaz.
Demokrasi anlayışını geliştiremeyen bir Ak Parti, Türkiye’de ‘askeri vesayet sistemi’ne son veremez.
Ak Parti’de değişime, ince ayara ihtiyaç gösteren bir konu daha var:
Muhafazakârlık.
Bunun sadece ‘dindarlık’la sınırlı olmadığını, olamayacağının altını çizmelerinde yarar var Tayyip Erdoğan kurmaylarının.
Kürt sorunu bir başka konu.
Ak Parti’nin bu sorunu çözüm rayına oturtmadan Türkiye’de demokrasi ve hukuk, aş ve iş dertlerinin bitmeyeceğini anlaması gerekir.
Türkiye’nin bu temel sorunlarını çözebilecek temel çerçeve ise artık sır değil:
Yeni, sivil, demokratik anayasa...
Seçime giderken böyle bir vizyon tazelemesi yapabilecek mi Erdoğan’ın Ak Partisi?..
Bu sorunun yanıtı için iki şeyi beklemek lazım:
Milletvekili aday listesi...
Ve seçim bildirgesi...
Bu iki konu belli olunca, Ak Parti’nin oy oranı ne olabilir sorusu daha sağlıklı tartışılabilir.
Partilerin 12 Haziran’a ilişkin oy oranlarına gelince... Satır başlarıyla bugün için denebilir ki:
(1) Ak Parti oylarının yüzde 45’le 51 arasında değişmesi yakın ihtimal.
(2) Ak Parti yüzde 50 ve hafif üzerine de çıkabilir.
(3) Ama bunun gerçekleşebilmesi için MHP’nin yüzde 10 barajına takılması şart. Bu olasılık var.
(4) CHP’nin yüzde 30’u yakalaması ya da üzerine çıkması şimdilik kolay gözükmüyor.
(5) CHP’nin bir başka güçlüğü kitle partisi olmayışından kaynaklanıyor. CHP, Türkiye’nin her yerinde yok. Dengeli bir oy dağılımından yoksun bir parti.
CHP’nin 51 ilde almış olduğu oyların oranı yüzde 20’nin altında.
Bu durumda CHP oylarını arttırsa bile, milletvekili sayısı artmıyor. Oy yüzdesine göre çıkarabildiği milletvekili sayısı sınırlı kalıyor.
(6) Türkiye’nin tek kitle partisi, Ak Parti. CHP ve MHP’nin kitle partisi olmamaları, milletvekili dağılımında Ak Parti’nin lehine çalışıyor.
(7) Siyasal parti liderlerinin 12 Haziran’la ilgili ‘psikolojik eşikleri’ne gelince:
Tayyip Erdoğan yüzde 50.
Kılıçdaroğlu yüzde 30.
Bahçeli yüzde 10.
Bu oranları yakalayamayan parti liderleri 12 Haziran gecesi başını yastığa rahat koyamayacak.
(8) BDP ne yapacak?
2007’de 19 milletvekili çıkardılar. Sonra 21’i tamamlayıp TBMM’de grup oluşturdular. Son genel seçimlerde elde ettikleri deneyimle BDP’nin 12 Haziran’da 28-29 milletvekili çıkarması yakın ihtimal...
(9) Peki, Ak Parti Kürt oylarını hangi oranda alır? 2007’de patlama yapmış, Kürt oylarının çoğunluğunu almıştı.
2009 yerel seçimlerindeyse geriledi, başarı BDP’nin oldu.
2007’nin koşulları, 27 Nisan muhtıraları şimdi yok. Bunun yerine örneğin KÇK operasyonları var.
Ancak Ak Parti, iktidar olanaklarıyla Güneydoğu’ya hizmet götürdü. Din faktörüne yine sahip. Bu arada devletle Öcalan görüşüyor artık...
Bunlar da Kürt oyları konusunda Ak Parti’nin lehine çalışabilir seçim sandığında...
Uzun lafın kısası:
Eğer hiç beklenmedik olaylar ya da bir olay yaşanmazsa, Türkiye teknesi bugünkü gibi seyrederse...
12 Haziran’da iktidar yine iktidar, muhalefet yine muhalefet olarak kalacak.
Ak Parti yine tek başına kazanacak.
MHP baraja takılırsa, yüzde 50 ve üstüyle 367 ve üstüne de çıkabilecek Ak Parti...
MHP baraja takılmazsa, geriye iki ihtimal kalıyor Ak Parti için:
330 ve üstü veya 275-330 arası...
CHP’nin ise 12 Haziran’da yüzde 26-30 bandında yine ana muhalefet partisi olarak kalması ağır basan ihtimal...
Dört günlük seçim notlarını burada noktalıyorum.
Bu kısa diziye partililerden ve yandaşlarından gelebilecek tepkileri az çok kestiriyorum.
Malum, özellikle seçime giderken hiçbir parti “Benim yoğurdum kara” demez.
12 Haziran’a daha iki buçuk ay var. Hele Türkiye gibi bir ülkede siyaseten uzun bir süredir bu.
Çok şey değişebilir de...