Cevher İlhan

Cevher İlhan

Endişelerin ikrarı…

Endişelerin ikrarı…

Türkiye’nin Avrupa Birliği 2010 İlerleme Raporu’nda “Türkiye’nin ancak bir arpa boyu yol aldığı” yazılıyor. Genişleme Strateji Belgesi’nde, başta ifâde ve basın özgürlüğü olmak üzere özgürlükler ve demokratik açılım yetersiz bulunmakta, sendikal hakların güçlendirilmesi ve ekonomik uyum tavsiye edilmekte…

Ankara’nın AB katılım müzakerelerinin yavaşlığı vurgulanıp, müzâkere başlıklarının açılması için reformların hızlandırılması gereği üzerinde durulmakta.

Keza enflasyonist baskılar ve carî açık tehdidi konusunda Türkiye’nin dikkatli olması ve önlem almasının gereği vurgulanırken, makro ekonomik istikrarın hâlâ kırılgan olduğu, buna karşı güçlü malî politikaların zarûreti iletilmekte. Bunun için yapısal reformlar önerilmekte.

Âcilen çıkması gereken Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, İş Kanunu, bunlardan bazıları. Yine Türkiye’de kronik soruna dönüşen AB’nin bildirdiği “yaygın yolsuzluklar”la ve borç yükü ile mücadelede gerekli yasaların zaman geçirilmeden çıkarılması bildirilmekte.

Ne var ki AKP siyasî iktidarı, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin genişletilmesinin önemli unsurların başında gelen “siyasî kriterler”de olduğu gibi “ekonomik kriterler”de de gevşeklik göstermekte. Dahası sâdece vergi ve özelleştirme yasalarını çıkarmakta.


“EKONOMİ YASALARI” DA ASKIDA…

Mesela referandumda söz verilen “uyum yasaları” yerine kamu kaynaklarının harcanması denetimden kaçırılmakta. “Kayıp dışı”ile mücadele yerine, vergi ve özelleştirme yasaları apar topar çıkarılmakta. Bütün mesele, ek zamlarla, dolaylı vergilerle, vergi artırımlarıyla kaynak meydana getirmek…

Özellikle malî cezalara “af” getirilmesi; yeniden “B-2 orman yasası”na el atılması, yargının iptal ettiği muallel ve şâibeli özelleştirmelerdeki iptal kararını kaldırması, bu açıdan dikkate değer. Bunca vahşet olayına rağmen, ruhsatsız silâh kullanımını engellemek ve ruhsatlı silâhları denetim altına almak yerine, bir kişinin ikisi taşımalı beş ruhsatlı silâha sahip olabileceği ateşli silâhlar kanununu gündeme getiriyor.

Bütün bunlara karşı ekonomide de AB uyum reformlarının yavaşladığını ve 100 maddelik ekonomik uyum paketinin âcilen Meclis’ten geçmesi gerektiğini belirten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, yakınmakla kalıyor.

2011 bütçesinin Meclis’te görüşülmesi sırasında olup bitenler, iktidarın ekonomide de belirli bir politika tâkip etmediğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin enerjide yüzde 74 oranında dışa bağımlı olduğunu ifade eden Babacan’ın yüzde 65 oranında vergiyle dünyanın en pahalı akaryakıtını tüketmesine karşı suni tedbirler öneriyor; “Vergiler indirilemez, iş özel sektöre düşüyor” görüşüyle hükûmetin bastırması üzerine, Tüpraş’ın kendi fiyatının yüzde ikisi kadar indirimle tüketiciyle alay edercesine benzinin litresinde 2-4 kuruş arasında indirim yapılıyor. Kamuoyu ‘ucuzlama’ haberleriyle avutuluyor.

Yine bu süretçe seçim barajının AB normlarına çekildiği, yargının tescil ettiği kayıtlı önseçimle oluşan listelere seçmenin tercihini kullanabileceği hâkim nezâretindeki önseçimle seçtiği siyasî partiler ve seçim yasasının çıkarılmasıyla seçim sisteminin düzeltilmesi, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasında olduğu gibi ekonomi ile ilgili yasal düzenlemeler de öteleniyor…

Diğer yandan hükûmetin Meclis’ten geçirdiği “görevi kötüye kullanma suçuna uygulanan cezaların azaltılmasını” değerlendiren AKP hükûmetinin ekonomiden sorumlu Başbakan eski Yardımcısı Şener, Erdoğan’ın Meclis’te bekleyen üç dosyasından birinin bu suçu ihtiva ettiğini belirtiyor. Başbakan’ın ve bakanların cezânın üst sınırını üç yıldan iki yıla indirmekle ertelenmeyen, infaz edilmeyen bu yasayla kendilerine af çıkarttıklarını kaydediyor.


SİYASÎ HESAPLAR VE SENARYOLAR…

Ancak eski bir hükûmet üyesi olarak Şener’in onca iddialarına karşı iktidar partisinden tek kelime cevabın verilmemesi ve Arınç’ın Şener’in fevkalâde vâhim ve açık iddialarına dair “Bilmem neyi kastediyor, anlamış değilim” diye geçiştirmesi enteresan…

Yürürlüğe girdiğinde başta Başbakan’ın olmak üzere bazı bakanların, belediye başkanlarının ve bürokratların sözkonusu yasadan yararlanacağına mukabil, Arınç’ın Meclis kürsüsünde söyledikleri ise enteresan. Dosyaları olanların arasında RTÜK eski başkanı olduğu iddialarına, “Pek çok üye de bu TCK’nın 257. maddeden dolayı mahkûm oldu, bunun içinde CHP kontenjanından seçilen iki kişi var” savunmasıyla düzenlemenin doğruluğunu değil, muhalefete yakın bürokratların da istifade edebileceğini açıklaması, dikkat çekici.

Bu arada ekonominde sorumlu Bakan’ın, ‘ABD ve AB merkez bankalarının görülmemiş oranda âdeta karşılıksız sayılabilecek şekilde para basmasının kaygılandırıcı, gelişmiş ülkelerin kamu açıkları ve borç stoklarıyla ilgili tablonun endişe verici olduğunu’ belirtip, bütün kurumlardan teyakkuz halinde olmalarını istemesi, fevkalâde anlamlı.

Sonuçta Başbakan’ın ilk defa “kontrol dışı sıcak para felâket getirir” uyarısı ve ekonomiden sorumlu Bakan’ın endişesi, bir “yeni kriz”in sinyalleri istifhamını uyandırıyor...

Ve küresel ecnebi güçlerin uluslararası sermayenin “yabancı sıcak para”sını istediği an çekmesiyle Türkiye’nin malî kaosa ve ekonomik krize sürüklenmesi siyasî hesapları ve senaryoları da bu kırılma ve endişeler üzerinden yapılıyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi