Yaşlanmak güzeldir hayat 46’da başlar

Yaşlanmak güzeldir hayat 46’da başlar

Gençlik yıllarımda 50 varılması imkansız kadar uzak bir nokta gibi görünürdü bana.

Çevremdeki 50’ler ise müthiş yaşlı veya bir ayağı çukurda insanlar gibi gelirdi.

O zamanlar yaşam süresi daha kısaydı belki ondan ama belki de 50’ye varanlardan toplumun beklentisinden ve onların buna uyan yaşam ve giyim biçimlerinden.

50 yaşına varanların artık kendine bir çeki düzen vermesi, torunlarıyla ilgilenmesi beklenirdi.

Bugün 50 yaşındayım ve küçük oğlum henüz 4.5 yaşında.

30-35 yıl önce benim yaşımdaki insanların bu yaşta torunu olurdu gerçekten de.

Gençlik hayatiyet, mutluluk; yaşlılık ölüme yaklaşmak, aksilik ve mutsuzluk olarak canlanır gözümüzde.

Onun için kamyonların arkasındaki “Hızlı git, genç öl; cesedin yakışıklı olsun” sözü bizi çok rahatsız etmez.

Yaşlandıkça vücudun sana ihanet etmeye başlar, zihninde yapabileceğini sandığın şeyleri gerçek anlamda yapamadığını görürsün.

Gözlerin bozulur ki 50 yaşında katarakt ameliyatı olmak zorunda kaldım, hala bir 8-8.5 kilometre hızla bir saat koşabiliyorum ama dizlerim hafif sızlıyor, hafızam da eskisi gibi değil açıkçası.

Yokuş aşağı gider gibi olmalıyım.

Bir başka kamyon bilgeliği, “Son durak kara toprak.”

Yanlış.

Son durak değil, yaşlanmaya ilişkin düşünceler.

The Economist’in son kapak konusuna göre, orta yaş ölüme doğru hızlı bir gidişat değil, hafif hızlı bir U dönüşü.

Araştırmalara göre insanlar ergenlik yaşına mutlu bir havayla giriyor sonra işler gençlikten orta yaşa kadar başaşağı bir çizgi izliyor.

Burada orta yaş krizi denilen olay gerçekleşiyor ve şaşırtıcı bölüm burada gerçekleşiyor.

İnsanlar orta yaşta en çok önem verdikleri hayatiyet, zeka keskinliği ve fiziki görünüm kalitesini kaybediyorlar ama ömürboyu peşinde koştukları şeyi elde ediyorlar: Mutluluk.

Son araştırmalar insan mutluluğunu ölçmede paradan daha tatmin edici bir ölçü bulmaya çabalıyor.

Mesela Gallup ve Eurometre bu amaçla yaptığı anketlerde insanlara iki tip soru yöneltiyor: Mesela hayatınız bütünüyle ele aldığınızda nasıl
hissediyorsunuz?

İkinci soru ise dün kendinizi nasıl hissettiniz, mutlu/tatminkar/kızgın/endişeli?

Birinci tip soru genelde iyi olma halini, ikincisi ise duygusal iyi olma halini ölçüyor.

Mesela çocuk sahibi olmak insanları yaşamları hakkında iyi hissettiriyor ama dün itibariyle kızgın veya endişeli olmalarına yolaçabiliyor.

Bu bilgileri bir madenci titizliğiye kazıyan araştırmacılar, mutluluğa yolaçan nedenleri belirlemeye uğraşıyor.

Eldeki bulgulara göre, dört temel unsur var: Cinsiyet, kişilik, dış faktörler ve yaş.

Kadınlar erkeklere göre biraz daha mutlu mesela ama depresyona da biraz daha fazla yatkın.

Kişilik özellikleri nerotik veya dışa açık olmanızla ilgili.

İlişkiler, eğitim, gelir ve sağlık dış faktörlere giriyor.

Ve elbette yaş giriyor devreye.

Tahminlerin aksine insanlar 40’ları ve 50’lerinde daha az mutlu. Küresel dönüm ortalaması 46 olarak bulunmuş.

İnsanlar bu yaşta evini almış, para biriktirmiş, çocuklarının geleceğini sağlamış olduğu için böyle çıkıyor diyebilirsiniz ama yanlış yaparsınız.

Her koşulda U dönüşü var.

Stanford Üniversitesi profesörlerinden Laura Carstensen, insanın ölümlülüğünün farkında olmasını ve zaman içindeki varlığını ölçebilmesini özgün insan özelliği olarak tanımlıyor.

İnsanların yaşı ilerledikçe ölüme yaklaştığını bildiğini ve o nedenle de bugünü daha iyi yaşamaya önem verdiğini söylüyor.

Yarından çok içinde yaşanan an önem kazanıyor yani.

Orta yaşı aşan insanlar, şu an için değer taşıyan duygu gibi şeylere daha çok önem verirken uzun vadeli hedeflere daha az kafa yoruyor.

Yaşlanmak gençler için ürkütücü olabilir yaşlanan insanlar neyin daha değerli olduğunu daha iyi biliyor.

İleri yaşta güçlü ve zayıf yönlerini daha iyi tanıyıp içinde olduğun koşullarla mutlu olmayı kabul etmek de bir faktör olabilir diyor bilimadamları.

Dönülmez bir akşamın ufkunda olsak da, tadını çıkaracak çok şey var hala.

Onun için bu son fasılın nasıl geçerse geçmesine izin vermeden, keyifli geçmesini sağlamak gerek.

Gençler bunu yaşlanan bir adamın avuntuları olarak da okuyabilir elbette.

İyi pazarlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi