Akif, ağıt şairiydi, yükseliş şairleri nerede?
Hükûmet, Mehmet Akif Ersoy’un ölümünün 75. ve İstiklal Marşı’nın yazılışının 90. yıl dönümü münasebetiyle 2011’i Mehmet Akif Yılı olarak ilan etti. Gireceğimiz yıl Mehmet Akif’e dair yayın ve toplantılar sıkça görülecek. Bu toplantılarda, o konuşmalarda yasak savma, tekrar ve hamasetten ziyade tahlil, tefekkür ve muhakemenin ağırlık kazanmasını dileriz.
Mehmet Akif, Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Fazıl Hüsnü, Arif Nihat ve diğerlerinin hepsi Osmanlı çocuğudur. Devleti aliyye vedasından önce doğmuş, o hicranı yaşamış, o hicran, o ızdırap, o savrukluk içinde tükeniş psikolojisiyle her biri kendine göre fikir yelpazesinin değişik dallarına tutunmuşlardır.
Muzdaripler bu isimlerden ibaret değildir.
Şairlerden de ibaret değil.
Kemal Tahir, Tarık Buğra, Ahmet Kabaklı ve öbürleri aynı kahrın sancıları içinde değiller miydi? Coğrafi varlığınız, milyonlarca km2 ile ifade edilirken birden elde kalmış topraklara mahkûm edilmenin ne anlama geldiğini ancak onu yaşayanlar bilir. 1293/1876 Faciasından sonra doğanlar sonraki onlarca yıl boyunca bu kaybın ağıdını yakmışlardır. O ağıtlar, bazen şiirdir, bazen roman, bazen hikâye. Bazısı İslama sarılır, bazısı Türkçülüğe, bazısı batı medeniyetine, bazısı sosyalizme. Ortak taraf ağıt ve çare arayışıdır. Bir diğer ortak tarafsa Türkçe hakimiyeti. Devlet ufukta ufuldedir/grup etmektedir. Fakat münevverin dili muhteşemdir. SSCB döneminde Sovyet peyki Türk Cumhuriyetlerinde Nazım Hikmet’in kitapları okunurdu. Savunmaları şuymuş, ‘biz böylece Türkçe’ye olan susuzluğumuzu dindiriyoruz’. 1876-1923 yangın yerinde bereketli topraklar misali çok sayıda edebiyat ve fikir adamı yetişti. 1923-1973 arasında ise ancak Sezai Karakoç ve 3-5 ismi hariç tutarsak yetişen şair, romancı, fikir adamı sayısı önceki döneme göre azdır. 1950’den sonra daha az, 1975’ten sonra kıtlık.
Tersi olması gerekmez miydi? Bunda herhalde harfle, dille, inançla ve tabiatiyle bunların beslediği duygu ve vizyonla oynanmasının büyük rolü vardır. Bir diğer unsur, ideolojiler. İdeolojik keskinlik, his zenginliği ve fikir derinliğini önlemiştir. İmparatorluğun çocukları Mehmet Akif de diğerleri de ne yazarsa yazsınlar özde dile getirdikleri ağıttır.
Gözlerimiz ağıt ıslaklığında kalmamalı. İşgal edilmiş, talan edilmiş, kurdun kuşun, akbabanın üstüne üşüştüğü bir ülke şartlarından düşe kalka, bin türlü badire atlata atlata bugünlere geldik. Şimdilerde bu millet 16. Ekonomisi, kültür diplomasisi ve vizesiz hudutlarıyla bir derin uykudan, bir rüyadan uyanıyor.
Öyle ise yükselişin şairlerine, romancılarına mütefekkirlerine ihtiyaç var. Uzaya Göktürk Füzesini yollayacaksak, fikir fezamıza da altından mısraları, pırlantadan satırları nakşetmeliyiz...
2011 bu fikir hareketi yılında seçilecek 5 dalda ilk üçe verilmek üzere 5 milyon TL’lik ödül koyabiliyorsanız bu dediğimiz eksikliğin telafisi için ilk adım atılmış olur. Her dala 1 milyon TL düşer. Birinciye 500 bin, ikinciye 300 bin, üçüncüye 200 bin TL. Göz nuru, kalem mahsulü, artık bu rakamlarla tartılmalı.
Kalkınma yalnızca maddi unsurlarla olmaz.
Marifet iltifata tabidir/İltifatsız meta zayidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.