Demokratik özerlikten sonra ne olacak?
Bunun “ne olacağı” baştan belli...
Olmayacak ya... Hadi oldu diyelim ve özerk bölge yönetimi kuruldu...
Önce, yanı başımızda, Marksist-Leninist bir devlet kurulmuş olacak...
Arkasından gelsin icraatlar!...
Bakmayın örgütün orak-çekiçten vaz geçtiğine... Bal gibi Marksist-Leninist bir örgüttür hâlâ...
Bu örgüte “öz savunma gücü” imkânı verildiğinde, dağdaki eşkıya özerk bölgenin askeri, polisi olacak ve güyâ güvenliği sağlayacak... Binlerce Kürt kanına girmiş eşkıya, güvenliği sağlayacak ha?... Vaktiyle eylemlere başlarken, tek örgüt altında toplanma amacıyla yüzlerce Kürdü katleden; daha sonra da yok ajandı, yok hâindi, yok dejenereydi diyerek 15 bin civarında Kürdü “taş altı” ve “infaz” eden (örgüt başı kendisi söylüyor 2008’deki avukat görüşmelerinde) zihniyetin, güvenliği sağlayacağı ham hayaline kapılmasın kimse. Ben kapılmıyorum da, hani masum yöre halkından kapılacak varsa, onlara diyorum.
Yapacakları ilk iş “gericiliğin merkezi” diyerek camileri yıkmak ve güyâ halkı din duygularından kurtarıp özgürleştirmek (!) olacaktır. Bunun için de yapacakları şey camileri yıkacaklar yerine örgüt evleri inşa edeceklerdir. “Gerici düşünce tarzı” olarak niteleyecekleri İslâmiyet’in öğretilmemesi için her şeyi yapacaklar ve dininde-diyanetinde olan sadece halkın ensesinde boza pişireceklerdir. (Bu filmi bir yerlerden hatırlıyorsunuz değil mi?)
Yapacakları ikinci iş, “kadını feodal düzenden kurtarıp özgürleştirmek” adına, aile kurumuna yüklenecekler ve ahlakî seviyesi çok yüksek olan yöre halkının ahlak yapısını yerle bir edeceklerdir. Örgüt başı kadınları-kızları “özgürleştirme süreci”ne tâbi tutacak ve “özgürlük evi”nde baya baya özgürleştirecektir(!) İnanmayan örgütün sitelerine baksın ve “kadını özgürleştirme süreci”nin nasıl işlediğini okusun. O da yetmezse, Nasname gibi sitelere bakıp kaç kızın özgürleştirme kurbanı olarak önce önderliğe sunulduğunu, sonra da intihar ettiğini görsün.
Namus ehli hiçbir insan gibi hiçbir namus ehli Kürt de, “özgürleştirme” adına kız çocuklarının “özgürleştirme evi” tezgâhında kurban edilmesini istemez.
Şu anda, hiç dillendirilmeyen ama gizli gizli yapılan işlerden birisi de özerk bölge yönetiminde görev alacak kişilerin belirlenmesidir. Kim bilir kimler kimler özerk bölgenin başbakanı, bakanı, genel müdürü, memuru olmaya hazırlanıyor? Alimallah, hizmetlileri bile belirlemişlerdir...
Ey dininde-diyanetinde, günlük ibadetinde olanlar!.. Böyle bir yönetimde size yer yok!.. Siz, böyle bir yönetimde, hizmetli bile olamayacaksınız... Diyarbakır meydanına da sokmayacaklar sizi... (Vaktiyle Kızılay meydanına sokulmayanları hatırladınız mı?)
Çocuklarınızın Kur’an öğrenmelerine de engel olacak o Marksist-Leninist yönetim... Belki çocuklarınıza, namaz surelerini bile hayvan damlarında öğreteceksiniz ve “öz güvenlik gücü” geliyor mu diye kontrol etmek için köylerinizin girişine nöbetçiler koyacaksınız.
Bunları vaktiyle yaşamadık mı hep beraber?..
Bir daha yaşamak ister misiniz bunları?..
Karılarınızın kızlarınızın “özgürleştirme sunağı”nda çağdaş Dahhâklara kurban edilmesini ister misiniz?
Tertemiz Mem ile Zin aşkının kirletilmesine gönlünüz razı olur mu?
Dininde-diyanetinde olan Kürtler!.. Özerk bölgede size değil ekmek, yaşama hakkı bile yok...
Varın gerisini siz düşünün!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.