Atatürk'ün çocukları mı, Osmanlı'nın torunları mı?

Atatürk'ün çocukları mı, Osmanlı'nın torunları mı?

Son günlerin en ilginç olaylarından biri, hiç kuşkusuz Show TV'de gösterilen 'Muhteşem Yüzyıl' adlı diziye gösterilen tepki oldu. Tarihçilerin dizide sunulan Kanuni Sultan Süleyman ve çevresine (saray, harem, vs.) yönelik eleştirilerini bir yana koyuyorum.
Çünkü pop kültüre dahil edebileceğimiz hemen her filmde, 'Muhteşem Yüzyıl'dakine benzer, "hatalar", "abartmalar", "anakronizm örnekleri" olur.
Uzmanlar bunlara dikkatimizi çekerek, doğrusunu anlatarak, aralarında tartışarak o döneme ait bilgi dağarcığımıza katkıda bulunurlar.
Beni halkın tepkisi ilgilendiriyor. "Onlar, bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan kişiler" diyerek, yoğun protestoları es geçemeyiz.
Sosyolojik bir durum var burada:
Nasıl oluyor da, birbirini tanımayan on binlerce insan, Radyo Televizyon Üst Kurulu'na başvurarak diziyi protesto ediyor?
Nedir onları çevresinde toplayan duygu?
***
Yakın geçmişle kıyaslayarak anlayabiliriz bunu.
Mustafa Kemal önderliğinde cumhuriyeti kuran kadro, Osmanlı dönemini adeta düşman ilan etmişti.
Kendilerini aklamak için, Osmanlı'yı karalıyorlardı.
(Eski bir siyasi numaradır bu; Rusya komünistleri de Çarlık dönemini yerden yere vurmuştu.)
Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Osmanlı'da Türk olmak ayıptı" dedirten tam da budur!
Alaturka cumhuriyetin ideolojisi olan Kemalizm, okullara tıktığı minik beyinlere bu saçmalıkları zerk ediyor 80 yıldır. Hem de "aydınlanma" diyerek...
Yani 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi 1930'larda, 40'larda oynasaydı... Büyük ihtimalle şimdiki gibi bir tepkiyle karşılaşmazdı.
Çünkü "mektup yazarak" tepki gösterecek olan insanlar, zaten Osmanlı'nın "olumsuz" olarak sunulmasını arzulayan "aydınlar" olurdu.
***
Bugün ise ortam değişti. "Yeni orta sınıf" Türkiye'nin bölgesel bir güç haline gelişini memnuniyetle izliyor.
Ayrıca Kemalistlerin biçtiği elbisenin ve yazdıkları tarihin Türkiye'nin yeni rolüne dar geldiğinin de farkında bu insanlar...
(Tam olarak bilmeseler de, adını koyamasalar da, okulda öğretilenlerin kısa kaldığını gayet güzel hissediyorlar.)
Sonuçta Türkiye'nin bölgedeki yeni rolüne bir isim vermek, bir açıklama getirmek istiyorlar.
İşte o da Osmanlı!
***
Sokaktaki vatandaş, vizelerin kaldırılmasından, Başbakan Erdoğan'a Lübnan'da gösterilen tezahürata; envai çeşit gelişmeyi "Osmanlı'ya Dönüş" olarak kavrıyor.
Kemalizm'in bastırdığı, unutturmaya çalıştığı Osmanlı, yeniden canlanıyor halkın gözünde.
Tam da böyle bir ortamda, "kafa çeken", "haremde fingirdeşen" bir padişah görmek istemiyor "İslam ve Türkçülükle" yoğrulmuş vatandaş.
İmparatorluğun en kahraman, en erkek, en sert yanlarını "hatırlamayı" arzuluyor.
Çünkü bölgesel güç haline gelmekte olan, "Osmanlı'nın torunları"dır; "Atatürk'ün çocukları" değil...
O halde, bu coğrafyaya hükmetmiş olan "Osman Dede" dirayetli bir fetihçi olarak gösterilmelidir.
Aksi halde telefonu ve internetiyle RTÜK'ün kapısına dayanıverir halkımız: "Hayal kırıklığına uğramama, devletimiz izin vermesin!"
***
Osmanlı'ya dönüş ya da
Osmanlı'nın dönüşü...
Aslında bu kavramlaştırmadan memnun değil hükümet ve çevresi. Çünkü örneğin Arap aydınlarının, Osmanlı'dan haz etmediğini biliyorlar.
(Geçen gün Mısırlı gazeteci Fehmi Hüveydi örneğini vermiştim. "Osmanlı'dan söz etmeden de her alanda işbirliği yapabiliriz" diyordu ısrarla. Salondaki dinleyiciler ise Hüveydi'deki bu Osmanlı tedirginliğini anlayamıyorlardı.)
Tabii Türkiye'nin yeniden Osmanlı olması, sadece Ortadoğu'da değil, Avrupa'da da alerjiye yol açabilir.
Siyaseten işimize gelmese de, Osmanlı'dan kaçabileceğimizi sanmıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi