Ordunun işlevi savaşmaktı peki ya 'harem'inki?
Geçen gün Muhteşem Yüzyıl dizisine gösterilen tepkinin sosyolojik boyutuna değinmiştim. Gelelim olayın öteki yüzüne...
Basit bir soru ile başlayalım:
Bir devlet niye ordu kurar?
Cevap kolay:
Savaşmak için! ("Savunma" savaşı da olabilir bu, "saldırı" savaşı da...)
Yani her kurumun en az bir işlevi bulunur: Maliye, eğitim, sağlık gibi...
Peki, "harem" niye vardı?
Zor değil onun da cevabı: Osmanlı hanedanının kesintiye uğramadan sürebilmesi için...
Yani harem, siyaset ile cinselliğin iç içe geçtiği bir kurumdu.
Ancak Batılı oryantalist zihniyetinin "hayal" ettiğinin aksine, padişahın "alabildiğine özgür" bir cinsel yaşamı yoktu.
Yüzyıllar içinde değişikliğe uğrasalar da, haremdeki faaliyetler daima kurallarla düzenlenmişti.
***
Peki, bu kurallara uyanlar kimdi?
Başka bir deyişle haremde kimler yaşıyordu?
Savaşlarda, baskınlarda ele geçirilen kadınlar...
Kâh kaçırılarak, kâh satın alınarak İstanbul'a getirilip saraya satılan kızlar...
Başka? Padişahın annesi, yani valide sultan... Padişahın kızları... Haremdeki en yüksek "profesyonel" yönetici olan kethüda kadın ve diğerleri...
Yani padişahın "siyasi cinselliği", harem nüfusunu oluşturan sürüyle insanın gözleri önünde yaşanırdı. (Bir ya da daha fazla cariye ile yatak odasına çekildiği anlar haricinde...)
***
Gelelim diziye gösterilen tepkilere:
Konuyu tartışanların, sanki büyük bir hakikatmiş gibi, "Dizi padişahın mahremiyetini ifşa ediyor" demelerinin hiçbir ciddi tarafı yok.
Ne mahremiyeti Allah aşkına?
Kurallarla bağlanmış, attığı her adım başkalarınca izlenen bir erkekten bahsediyoruz.
"Harem bir okuldur" diyorlar ya... Sanırsın kız lisesi; mezun olunca üniversiteye gidecekler!
O okulun amacı ne? Hareme aldıkları kızlara, niye adabı muaşeret kurallarını, müzik aleti çalmasını, çeşitli sanatları öğretiyorlar? "Tebaamız kültürlü olsun" diye mi?
Padişahın yanına çıktığında çekici bir şekilde davransın, yersiz bir laf edip adamın "ağzının tadını bozmasın" diye değil mi?
***
Gelelim RTÜK'ün kestiği uyarı cezasına... Efendim, yayınların "toplumun milli ve manevi değerlerine" ve de "Türk aile yapısına" ters düşmemesi gerekiyormuş... Ama dizi, bu kuralı ihlal etmiş.
Uydurmanın dik alası! Dizinin böyle bir şey yaptığı yok... Tecavüz mecavüz; neler, neler izliyoruz şu ekranlarda! Milli ve manevi değerlerimize aykırı olan ne? Padişahın öpüşüp koklaşması mı?
Ben size söyleyeyim o aykırılığı nereden çıkardıklarını: Daha diziyi izlemeden şikâyet edenlerden!
Eğer bugünün aile yapısına ters olan bir şey varsa... O zaman harem denilen kurumun ta kendisi aykırı zaten!
Bir de hata avına çıkanlar oldu ki asıl dertleri çaldıkları minareye kılıf dikmek: O sırada 14 yaşında olan Hürrem'i, 28 yaşındaki bir kişi nasıl oynarmış? 14 yaşında bir çocuğu oynatsınlar, bu sefer de başkaları, "vay sübyancılar" diye yaygara koparsın, öyle mi?
O zamanlar kalyon teknolojisi yokmuş...
Doğru tabii, dizilerde bu tip yanlışlar yapılmasa iyi olur.
Tamam da... Böyle hatalar var diye, asıl amacı tarih dersi vermek değil, seyirciye hoşça vakit geçirtmek olan bir pop kültür dizisini yasaklayacak mıyız?
Bunun sonu gelir mi?
Özetle: Arkadaş! Utangaçlığını, korkunu, kıskançlığını geçmişe yansıtıyorsun.
Halbuki Süleyman'ı ya da Mustafa'yı tabu ilan ettiğinde, ne sen daha iyi bir insan olacaksın, ne de Türkiye daha gelişmiş bir ülke.
Nasıl olsa dinlemeyeceksin ama ben söylemiş olayım!