Hakikaten yeni olsun
Seçim yılındayız, dolayısı ile bu yılı ‘yeni anayasa yapma yılı’ olarak da adlandırmak mümkün. Gerçekten yeni bir anayasa belki 2011 yılında yapılamayacak, ama bu konuda yoğun bir tartışma yaşanacağı, anayasa taslaklarının ortaya çıkacağını söyleyebiliriz.
Yeni bir anayasa yapmak teknik anlamda zor değil, ama “12 Eylül darbe anayasasını aratmayacak bir anayasa” yapmaya bazı engeller var. En başta “yeni anayasa” isteyenlerin bir kısmı; tam ifade etmeseler de “12 Eylül anayasasını aratan bir anayasa” yaptırmanın peşinde. Maalesef, “Kavga ve kargaşa arasında hürriyetleri nasıl kısıtlayabiliriz, demokrasi yolundaki ilerlemeyi nasıl engelleriz” planı yapanlar da var!
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden bunca yıl geçtiği halde hâlâ ‘darbe anayasası’ ile yönetilmek Türkiye’ye çok pahalıya mal oluyor. Hiç kimse, “Anayasanın pek çok maddesi değişti. Bu anayasa ‘darbe anayasası’ olmaktan çıktı” demesin. Elbette çok sayıda madde değişti, ama bu anayasanın ‘ruh’u değişmedi, anlayışı değişmedi, bakışı değişmedi! Bu bakımdan belli başlı maddelerin değiştirilmesinden ziyade, yepyeni ve çok daha ‘iyi’ bir anayasa yapılmalıdır.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, konu ile ilgili bir değerlendirme yaparken; ‘’Yeni anayasa insan odaklı, katılımcı demokrasi temelinde olmalıdır’’ demiş.
Türkiye’de sadece kimlikler ve etnik kökene dayalı sorunlar olmadığını da ifade eden Keyman, şunları da söylemiş: ‘’Türkiye çok ciddî anlamda ekonomik, refah, kalkınma temelinde sorunlara sahiptir. (...) O yüzden sosyal haklara, sosyal adalete ve insanî kalkınmaya önem veren yeni bir anayasayı toplum olarak oluşturmak durumundayız. Ortak dildeki eşit vatandaş, bu anlamda sadece farklı kimlikler arasında, haklara, özgürlüklere, sorumluluk da eşit vatandaşlık değil, aynı zamanda Türkiye’yi yarına hazırlamada, insanî kalkınmayı öne çıkartan bir sosyal adaleti yaratmak durumundadır. O yüzden de eşit vatandaşlığın yanında sosyal adalet, yeni anayasamızın ikinci parçası olmak durumundadır. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Bu anayasa 1982 anayasasına bakılarak yapılamaz. Bu anayasa hakikaten yeni olmalı. Yeni anayasa artık insan odaklı, katılımcı demokrasi temelinde olmalıdır.’’
Benzer şekilde Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can da şöyle demiş: ‘’Ankara’da kimin karar vereceğine benim karar vermem lâzım önce. Oraya gidecek olan, orada çalışacak olan, oradan bu tarafa görevli olanların hepsinin belli ölçülerde bana tabi olması lazım.’’ (AA, 15 Ocak 2011)
Akıl için yol bir ve “Amerika’yı yeniden keşfetme”ye gerek olmadığına göre uzmanların tesbitlerine kulak vermek lazım. Neymiş? Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var ve bu anayasa 1982 [darbe] anayasasına bakılarak yapılamaz. Bu anayasa “ismen” değil, anlayış ve yaklaşım tarzı olarak “hakikaten yeni” olmalı. İlave olarak, bu anayasayı yapacak ve olanları da millet, ben, sen, biz ve onlar; [mümkün olduğu kadar] hep beraber tesbit etmeliyiz.
Bunca sıkıntıdan sonra, muhtemelen gidici olan 12 Eylül darbe anayasasını aratan ‘yeni bir anayasa’ yapmayı düşünen varsa, bir daha düşünsün!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.