Ersoy Dede

Ersoy Dede

MHP ile CHP’nin nesi var?

MHP ile CHP’nin nesi var?

Konsensüs’ün araştırması, siyaseti yakından izleyenler için şaşırtıcı olmasa gerek.. Oylarını hızla yükselten bir Ak Parti, düzgün doğrusal düşüşte bir MHP ve hiçbir şeyin değişmediği bir CHP var ortada. Kararsızlar dağıtıldığında Ak Parti %46 gibi bir rakamı görmüş oluyor. Tarhan Erdem 22 Temmuz öncesi; “Ak Parti % 47 ile geliyor” dediğinde, nelerle itham edilmişti hatırlarsınız. Dolayısıyla bugünkü konjonktür itibariyle Ak Parti’nin yüzde 46’larda görünmesi, kimse için şaşırtıcı olmasın. Şimdi Sayın Bahçeli bu sayıyı duyduğunda hemen tepki göstermiş. Akılcı davranan bir politikacı, bu şartlarda araştırma şirketlerine saldırmak yerine, oylarını yükseltmenin peşine düşmeli bence.. Ha eğer Bahçeli, araştırma sonuçlarının tamamen yanlış olduğunu ve Ak Parti’nin tek başına iktidar olamayacağını zannediyorsa, o zaman daha ciddi bir problemle karşı karşıya demektir.

Peki ama seçimlere bu kadar az kalmışken, MHP ve CHP gibi iki önemli siyasi partinin problemi ne? Gelin CHP’den başlayalım.
Bugün herhalde Kemal Kılıçdaroğlu, ellerini açmış; “bir an evvel seçimler olsa da daha fazla kan kaybetmesek” diye dua ediyordur. Etmiyorsa da etse iyi olur. Çünkü her geçen gün hızla bataklığa saplanan bir CHP var karşımızda. Seçimlere kadar kaç puana düşeceği de belli değil. Demokratik açılıma karşı ortaya koyduğu tavır ve “devlet partisi” algısı nedeniyle, Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde CHP’nin varlık gösteremeyeceğini anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Üstelik de (bir rivayete göre) Kürt – Alevi bir genel başkan varken başında, Kürt meselesi ile ilgili bir tek projesinin olmaması düşündürücü..
Özellikle yeni Anayasa konusunda, ürkek ve çekimser tavrını, Kürt yurttaşlar kalın uçlu kalemlerle not etmiş durumdalar.. Aday belirleme ve teşkilatlardaki atamalar da, Kılıçdaroğlu’nun “dürüstlük sembolü” tavrına gölge düşürmüş gibi görünüyor.. Son örnek biliyorsunuz, Sarıyer-Bahçeköy’deki özerk yapı. (daha KCK’lılar tartışma aşamasındayken, CHP’liler tamamlamış bile süreci) rüşvet çarkının mahallelerde düzgün takip edilebilmesi için atanan bir temizlik görevlisine, başkan kadar yetkiler verildiği, hatta altına makam arabası çekildiği falan hep çıktı ortaya..
CHP il başkanlığına ataması yapılan zat-ı muhterem’in, TMSF yöneticisiykenki sicili tartışmalı bilindiği gibi.. Daha Silivri sakinleri ile ilgili karar verilebilmiş değil. CHP listelerinden girmeseler de, CHP’nin işaret edeceği ve kampanyasını düşük tutacağı bölgelerden Haberal ve Balbay’ın bağımsız aday gösterileceği konuşulmaya başlandı bile..
Anlayacağınız, daha çok su kaldıracak gibi görünüyor bu Tunceli’nin ünlü Döğme Pilavı.. Gelelim MHP’ye.. Eğer PKK sözünde durmaz da, seçimlere kadar birkaç büyük terör saldırısı gerçekleştirirse ne alâ..(!) Yok eğer hakikaten silahların bırakıldığı, örgütün marjinalleştiği, dağ kadrosunun sınır dışına itildiği bir dönemden geçiyorsak, Bahçeli’ye geçmiş olsun.. Ama bir de Kıbrıs var.. “sattırılmayacak” olan Kıbrıs ile ilgili Avrupa’dan kışkırtıcı bir mesaj gelir de, hükümet bu mesajın altında kalırsa, bu MHP’ye yarar. Yok Akdeniz sularında dalgalanma olmazsa yine geçmiş olsun Sn.Bahçeli’ye.. Son şans ise 24 Nisan.. ABD Başkanı acep ne diyecek? Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili her tartışmayı, Sn. Bahçeli’nin dikkatle takip edeceğinden kuşkumuz yok.
Dolayısıyla, Ak Parti, her şeye rağmen, tam gaz yoluna devam ederken, yatmayı tercih eden CHP ve MHP’nin, haziranda sandık başında ter dökeceğini bugünden görüyoruz. Her iki partinin de, hızla seçim için proje üretmeye ve bunları anlatmaya başlaması lazım. Yoksa yarın çok geç olacak..
Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi