Alevilik ve demokrasi
Mehmet Altan yazısına başlık olarak “Aleviler çareyi demokraside mi arıyor”u seçmiş.
Bu elbette kuşku ifade eden bir ibare.
Türkiye’nin sünnî ortamı, dini sünnilik üzerinden algılamayı kolaylaştırıyor. İslâma olan eleştiriler sünnilik üzerinden veya sünnî yorumlar üzerinden yapılıyor. Bilgisi yeterli olanlar, elbette sözlerini daha doğru çerçeveye oturtmak gücüne sahip oluyorlar.
Din açısından cahil veya echel (katmerli cahil) olanlar ise, tabii ki böyle bir imkâna sahip değiller. Zaten dini eleştirmek, hatta tahkir ve tezyif etmek, yani “aşağılamak” alışkanlığı bu cahillik veya echellikten besleniyor.
İslâmın antidemokrat havası, taassubu, baskıcılığı filan çok konuşulup yazılıyor. Daha doğrusu bu cümleyi –dili geçmiş olarak kurmamız lâzım. Şu sıralar din karşıtlığı bu kadar ileri seviyede değil. “İçkime dokunma”, “hayat tarzıma karışma” çerçevesinde işleniyor.
Dikkatli bakanlar İslâmda liberal tavırlar, laik tutumlar, hoşgörür yaklaşımlar bulabilirler.
Bu İslâmın liberal, laik veya tümüyle hoşgörür olduğu anlamına gelmez. Fakat birçokları İslâmda demokrasi karşıtlığı, antilaiklik, müsamahasızlık bulmaya meyyaldirler.
Sünnî müslümanlık böyle görülünce, farklı bir konumda tutulan alevilik demokratik, laik ve hoşgörürlük tahtına oturtuluyor.
Gerçekten alevilik veya Türkiye’de genel geçer alevilik böyle niteliklere sahip mi?
Türkiye’de aleviliği temsil etmek iddiasında olanlar bu konularda açık konuşmuyorlar.
Mesela, alevilik sünnilikle kıyaslanamayacak kadar antidemokratik, antilaik unsurlar ihtiva ediyor.
Bir sünni çalışır çabalar, dini bir önder olabilir. Bunun yolları vardır, tahsili, eğitimi vardır.
Fakat bir alevi vatandaş, ne yaparsa yapsın, dinî bir önder olamaz. Çünkü önderlik, soydan gelir. Bu anlamda Kemal Kılıçdaroğlu veya Seyfi Oktay bir alevi önderidir. Dini bilgileri sıfır bile olsa, bu böyledir.
Dedelik soydandır. Dede mevzuya tamamen Fransız olsa da!
Bu sünnî anlayışla asla bağdaşmaz. Şimdi dinî bir akımda, din adamlığı soydan geliyor ve bunun dışında bir din adamlığı düşünülemiyorsa, bunu demokrasiyle nasıl bağdaştıracağız?
TBMM’de alevi kökenli milletvekilleri var. Bunlar arasında acaba bir hanım da var mı? Çünkü hanımların dede olması mümkün değil! Çünkü bütün alevi milletvekilleri dede! Dede olmayan bir alevi milletvekili varsa, onu tanıyıp, alkışlamak hakkımız.
Sünnî müslümanlığın hoşgörürlüğünü tartışmak yerine, aleviliğin buna gerçekten müsait olup olmadığına bakmamız gerekiyor.
Aleviliğin daha laik olduğunu savunanlar, alevilerin ibadetler konusundaki tutumlarından ve içkiye yakınlıklarından destek alıyorlar. Bir sünninin dinden çıkarılması, kendisi istemiyorsa, mümkün değildir. Halbuki alevilikte geçici veya sürekli ihraç kurumlaştırılmıştır. Yani hırıstiyanlığın aforozuna benzer bir mekanizması var.
Türkiye’de alevî olmayan bir vatandaş, dinin sünnî yorumu yerine aleviliği seçmek istese, bu mümkün müdür? Yani sonradan alevi olmak imkanı var mıdır?
Bu soruların cevabını ben mi vermeliyim?
Elbette kendini alevî olarak gören, hatta alevi önderi makamında olanlar bu konulara açıklık getirmeli. Biz de müstefit olmalıyız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.