Bu ne Libermanlık!

Bu ne Libermanlık!

Bildiğim kadarıyla liberallerin tek maddelik anayasaları vardır:

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!”

Adam Smith’in bu sözünden başka hiçbir şeyle bağlamazlar kendilerini; ne inanç ne kutsal ne de kural tanırlar.

Kelimenin anlam bakımından içeriğinde olduğu üzere biraz da kutsala karşı saygısızdırlar. Hallerinde, -söz meclisten dışarı- küstahlık yok değildir.

Efsunlu sözler, parlak klişeler vardır hani; kimsenin karşı çıkamayacağı. İlk anda, mutlak doğrularmış gibi gelir insana. Özgürlük bunların başında geliyor; anaların hür doğurduğunu kim, hangi hakla sınırlayabilir, boyunduruk altına alabilir, değil mi? İnsanın özgürlüğünden daha kutsal, uğruna ölünesi ne var şu dünyada!

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözü sınırsız özgürlüğün timsali bir vecize adeta. Kimse, kolay kolay “hayır, öyle değil” diyemiyor.

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”, aynı zamanda belirleyici bir söz; tek başına liberalleri tanımlamaya yetiyor. Adam Smith’in bu vecizesine olan inancınızı dile getirdikten sonra, ne kendinizi tanımlamak ne de liberalliği anlatmak için başka söze hacet kalıyor.



Engizisyonun baskıcı, dayatmacı ve kendinden başka inanca ve düşünceye yaşam hakkı tanımayan tek tipçi anlayışı, korumacı ve soyutlayıcı duvarlar yükselterek, Batı’yı bir çeşit hapishaneye çevirmişti. Adam Smith’in “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” düşüncesi bu korumacı duvarların yıkılması demekti… İlaç gibi geldi. Bu bir devrimdi.

Smith’in liberal düşünce dünyasında, devlete yer vardı; ama ekonomik alanda değil. Devlet gitsin, mesela kimsesiz çocukların eğitimi ile ilgilensindi.

Kapitalist sistem, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözüne sıkı sıkıya sarıldı; daha doğrusu, Adam Smith’in bu düşüncesi üzerinde yükseldi. Ancak… Doğal olarak her sistemin kendi ahlak ve kültürel ortamını oluşturması gibi, kapitalizm de, bu düşünceyi bayraklaştırarak kendine özgü kapitalist ahlak oluşturdu.

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözünü, ekonomik bağlamından koparıp, maksadını aşan biçimde, düşünce özgürlüğünün sınırlarının da çok ötesinde her alana yaymaya kalktığınızda, abes ve yoz bir durum çıkıyor ortaya. Düşünce özgürlüğünü savunmak için bu sözü söyleyin, serbest ekonomik sistem arzunuzu bu sözle dile getirin. Fakat bunu bir yaşam biçimi haline getirmeye kalkmayın; sözgelimi bir kadın, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözünü ahlak edinirse, buna liberalizm mi denir?

Her türlü düşüncenin özgürce dile getirilmesini, bu ortamın sağlanmasını savunmak başka, anarşizmi, kuralsızlığı, ahlaksızlığı, bencilliği, yozluğu savunmak başka… Liberal ortam olmalıdır/gereklidir/zaruridir; ancak herkes liberal olmak zorunda değildir. Bu ortamın sağlanması, toplumda her düşüncenin, anlayışın ve inancın yaşam hakkı bulabilmesi içindir. Oysa bizdeki liberaller, toplumdaki düşünsel, ideolojik ve inanca ait bütün renklerin adeta tek tip olmasını ister gibidirler. Sözgelimi bir İslamcı da kendileri gibi düşünsün, kendileri gibi yaşasın… Hayır, bir İslamcı, sizin kadar layt, lakayt, sizin kadar serkeş, başıboş, sorumsuz, aidiyetsiz, kimliksiz, kişiliksiz ve milliyetsiz olamaz. Toplumda bir yeri, duruşu ve özgünlüğü olacaktır elbette. Eline kazma kürek alıp yerle bir etmedikten sonra, heykellere karşı olmak, beğenip beğenmemek kendi bileceği bir iştir. Liberallerin gönlü olsun diye, sözde özgürlük adına, Türkiye’nin ‘ayyaşlar tekkesi’ olması, bir İslamcının isteyeceği, savunacağı bir durum değildir. Kaldı ki, bu sadece bize özgü bir muhafazakarlık ya da tutuculuk da sayılamaz; aklın yolu birse eğer, ki öyle olduğu söylenir, bütün dünyada bu özgürlüğün kullanılmasının sınırları vardır, olacaktır.

“İyi de hani siz özgürlükten yanaydınız?” denilerek, uç ve uçuk bir kısım mevzular üzerinden İslamcıların özgürlük anlayışları sınanamaz. Sanki İslamcılar iktidara gelene kadar özgürlük demişler, fakat iktidara gelir gelmez, ‘U’ dönüşü yaparak herkesi kandırmışlar… Yok böyle bir şey. Şaibeli ve ikiyüzlü bir durum varmış gibi gösterilerek zan altında bırakılamazlar. Sizin için şaşırtıcı olan nedir Allah aşkına? İslamcı dediklerinizin, düşünce ve yaşam alanına müdahale etmedikten sonra, İslamcılıklarının gereği olarak ‘heykele’, ‘alkole’ yan bakmasında ne var! Asıl İslamcıyız diye gelip sonra bunun gereğini yapmasalar, milleti kandırmış olmazlar mı? Benim anlamadığım, sizin liberal dünyanızda İslamcılara yer yok mu? Başbakan bir heykele ucube dediğinde niçin “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” demiyorsunuz?

İslama ve Müslümanlara bu kadar yabancılaşmalarına baktığımızda, “Bu ne liberallik!” değil, İsrail Dış İşleri Bakanı’ndan kinaye “Bu ne Libermanlık!” diyebiliyoruz ancak.

Herkes sizin gibi renksiz, köksüz, aidiyetsiz, kimliksiz ve milliyetsiz olmak zorunda değil. Özgürlükten maksat buysa, aman kalsın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi