Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Namık Kemal Zeybek

Namık Kemal Zeybek

Namık Kemal Zeybek, Demokrat Parti Genel Başkanlığına seçildi. Mevcut adaylar içerisinde, genel başkanlık makamına en lâyık olanı o idi. Bu bakımdan neticeye sevindim.
Namık Kemal Zeybek’in DP Genel Başkanlığına seçilmesinden hemen sonra Mesut Yılmaz da partiden istifa etti. Bu istifanın altında Mesut Yılmaz’ın kibir dağları uzuyor. Mesut Yılmaz, tek cümleyle olsun istifa gerekçesini açıklamadı. Ama ben inanıyorum ki, istifa sabahı aynaya bakarken içindeki kibirli ses, yüzüne şöyle fısıldadı:
-Sen, hem başbakanlık, hem de genel başkanlık koltuğunda oturan adamsın. Dün senin emrinde olan bir kişinin bugün nasıl olur da karşısında el bağlarsın? İstifa et!
Mesut Yılmaz aklıyla değil, kibriyle karar vererek DP milletvekilliğinden ayrıldı.
Siyasetin okulu yoktur. Siyasetin fakültesi TBMM’dir. Siyaset daha çok orada öğrenilir.
Ben iddia ediyorum ki, Mesut Yılmaz da, Anavatan milletvekili seçilip Meclise girdiğinde, Namık Kemal Zeybek’in bugünkü tecrübesinin ve bilgisinin üçte biri kadar tecrübesi ve bilgisi yoktu.
Peki ya Tansu Çiller? Başbakanlık koltuğuna oturduğunda, daha önce acaba kaç dakika başbakanımız olmuştu?
İmparatorluk devrimizde, cuma namazlarından çıkan padişahlarımıza halkımızın neden hep bir ağızdan:
-Gururlanma padişahım! Senden büyük Allah var! diye bağırdığı, bu cumhuriyet devrinde, daha iyi anlaşılıyor.
Keşke bugün biz de, eski ve yeni Cumhurbaşkanlarımıza, başbakanlarımıza... gururlanmanın, kibirlenmenin beş paralık bir değeri olmadığını zaman zaman hatırlatabilseydik.
Namık Kemal Zeybek’le aynı fakülteden mezunuz. Aynı ocaktan feyiz aldık: Ankara Türk Ocağından.
12 Eylül 1980 darbesinden önce o, Gümrük ve Tekel Bakanlığı müsteşarıydı. Ben de Kültür Bakanlığında müsteşar yardımcısıydım.
12 Eylül darbecileri ikimizi de bulunduğumuz mevkilerden çekip aldı. O, devletini, milletini, vatanını, ordusunu ve bütün mukaddeslerimizi aşk derecesinde sevdiği için bir süre, büyük zulüm gördü. Cezaevinde kaldı. Sonra suçsuz olduğuna karar verilince, siyasete atıldı. Anavatan Partisinden önce milletvekili seçildi. 1989-1991 yılları arasında onunla aynı bakanlıkta bulunduk. O, Kültür Bakanımızdı, ben geri hizmete çekilmiş bakanlık müşaviriydim. Bana hiçbir vazife vermedi. Bakanlığı esnasında, kendisiyle galiba üç defa yüz yüze ayaküstü görüştük.
Ama Bakanlık koltuğuna Fikri Durmuş Sağlar gelince, devrimci (!) ve ilerici (!) bakan, beni derhal Batman’a sürdü. Fikri Durmuş aleyhine gazetelerde çok, ama çok sert yazılar yazdım. Araya Durmuş’un yeni müşaviri Prof. Anıl Çeçen girdi:
-Siz, Namık Kemal Zeybek’in, bakanlıkta sağ koluydunuz. Batman’a gönderilmenizin sebebi budur! dedi. Kahkahalarla güldüm:
-Ben, Namık Kemal Zeybek’in, sağ ayağının serçe parmağı bile değildim. Bunu nereden çıkarıyorsunuz? dedim.
-Biz öyle biliyoruz! diye geçiştirdi.
Fikri Sağlar’ın bakanlığı zamanında hem maddî, hem de manevî bakımdan çok büyük kayıplarım oldu. Ama Namık Kemal Zeybek Bakanlıktan ayrıldığı zaman ben: Cumhuriyet devrimizin en iyi kültür bakanı odur başlıklı bir yazı yazdım. Şimdi de onun siyaset dünyamıza bir ciddiyet, bir güzellik getireceğine inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi