Herkesin bildiği sırlar
Filistin sırları da sızmaya başladı. El-cezire Filistin-İsrail-Amerika arasındaki görüşmeleri, pazarlıkları içeren gizli bilgileri sızdırmaya başladı. Bir tür 'Filistin'in Wikileaks'i işlevi görüyor El-cezire'nin belgeleri.
Henüz tamamı açıklanmasa da okuyabildiklerimiz benim açımdan çok şaşırtıcı gelmedi. Belgelerin doğruluk derecesi üzerinde çeşitli itirazlar yapılsa da yaşananları takip eden analitik bir bakış bu sızıntıların neye tekabül ettiğini kestirebilir.
Oslo Barışı'yla başlayan ve Filistin direnişinin uysallaşarak Siyonist sömürgecilikle uzlaşmasıyla sonuçlanan sürece geri dönüp bakıldığında akla durgunluk veren, tüm Filistinlileri aşağılayan, Filistin davasını destekleyen tüm dünyayı aptal yerine koyan bir oyun sahnelendiği görülür. Ve bu oyun hâlâ devam etmekte ne yazık ki.
Siyonist sömürgecilik Filistinlilerin tüm direniş imkanlarını elinden almak ve direniş ruhunu, direnişin beslendiği manevi dinamikleri pelteleştirmek için her yönteme başvurdu. Maddi anlamda hayatı adeta zindan eden, paryalaştıran, insanlığın tüm onurunu ayaklar altına alacak şiddet uygulayarak adeta diz çöktürme yöntemlerini sistematik olarak uyguluyor.
Teslim olmaktan başka seçenek bırakmamak için her tür yönteme başvurdu. Buna rağmen direnenleri de dünyanın gözü önünde terörize ederek, kuşatma altına alarak teslim olmaya (barışa) zorluyor ya da dışlıyor.
Uzlaşma ve 'barış'tan yana tercihini kullananların tercih ettiği yöntem daha mı etkin? El-cezire belgeleri bu açıdan önemli. Direnişi sürdüren, hatta FKÖ'ye "barış için şans" tanımak adına en azından oyun bozanlık etmeyenler terörle mahkum edilirken, ekran karşısında gösterişli diplomatik ilişkilerin perde arkasında ne yatıyordu?
Sonuca bakılacak olursa hezimet ötesi bir aşağılama var elde. Arafat, Ramallah'ta kuşatma altında mum ışığıyla efsaneleşen görüntüsüyle direnişe geri döndüğünde artık çok geçti...
Açıklanan belgelerdeki iddialar Filistin'de herkesin bildiği gerçekler. Herkesin bildiği, farkında olduğu ama buna rağmen elbirliğiyle diplomatik ifadelere, kurallara, teamüllere uyularak halkın ahlaksız ilişkilerle, ikiyüzlülükle temsil edildiği acı gerçeğinin ve direnişin nasıl satıldığının ayrıntılarından başka bir şey yok belgelerde. Dünya gücü olma adına, bölgeye nizamat vermeye kalkan bir devin ahlaken cüceleştiği, Siyonist sömürgecilerin tüm dünyanın gözünün içine bakarak hem mağdur hem zalim rolünü oynamaktan imtina etmediği ilişkiler yığını...
Filistin tarafı ise yüksek maaşlar uğruna, görüntüyü kurtarmak adına her türlü tavizi (ihanet dememek için bir gerekçe kalmıyor bu saatten sonra) vermeye hazır hale getirilmiş ve Amerika'nın, İsrail'in desteği ile ayakta tutulmaya çalışılan omurgasız bir yönetim.
"Herkesin bildiği sırlar" böylece bir kez daha somut gerçeğe dönüşmüş oluyor.
İsrail'in uygulamalarını, stratejisini sadece 'işgal' kelimesiyle sınırlamak gerçekliği çok masumlaştırıyor. Tam anlamıyla kendine özgü bir sömürgecilik uygulanıyor Filistin'de.
Siyonist sömürgecilik...
Sömürgecilik sömürmeye dayanır. Ruhları sömürür ilkin, direnme gücü bırakmaz. Kaynaklarını sömürür, muhtaç hale getirir. Direniş ruhu sömürülmüş söndürülmüş ruhların temsil ettiği liderliklerle iş tutar sonunda. Ruhları sömürülmüş, direniş ruhu söndürülmüş liderlerle de her tür pazarlık yapılabilir.
Kudüs'ü, Batı Şeria'yı, halkını gözden çıkaran bir liderliğin ısrarla temsil makamında tutulmaya çalışılmasının somut delillerinden başka bir şey yok belgelerde. Muhtemelen bir kısmı yalanlanabilir ki; dolaylı yollardan bazılarının gerçekliğini itiraf etmek zorunda kaldılar. Sonuçta Tarık Ali'nin ifadeleri her şeyi açıklıyor: "FKÖ satıldı. Para ile satın alındılar ve memur gibi davrandılar. Filistin'de birçok FKÖ destekçisi şimdi El-cezire'yi izledikçe ve ihanetin boyutlarını gördükçe gözyaşlarına boğulmuş olmalı."
Bu belgelerin neden şimdi açıklanmış olabileceği sorusu yayınlanan acı gerçekler kadar önemli olmalı. Çok farklı ihtimaller üzerinde durulabilir. Ama şu kesin ki Filistin yönetiminin elinde kalan son itibarı da yerle bir edilmiş olacak. Zorla diz çöktürülen Gazze yani Hamas diğer tarafta itibarsızlaştırılan yönetim... Siyonist sömürgecilerin acımasızlıklarına ve yüzsüzlüklerine Mavi Marmara'daki tutumları iyi bir laboratuar olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.