Alkol ve seks
Sayın Büyüğümüz Bülent Arınç “Hayat sâdece seks ve içkiden ibâret değildir.” dedi ya, bizim profesyonel zevzeklerimizde bir telâş bir telâş... Efendim, öyle miymiş böyle miymiş!
Elbet sâdece bu ikisinden ibâret değildir! Bâzı görgüsüzler gibi kumar ve uyuşturucuyu inkâr mı edeceğiz?
Dört başı mâmûr hayat dedikleri de zaten bu değil mi?
Seks, alkol, kumar, esrar! Bir, iki, üç, dört!
Şimdi bana yine iktidâra dalkavukluk ediyor şeklinde bühtân edecekler ama ille muhâlefet yapacağım inadıyla gerçekleri de es geçemem doğrusu!
Hayâtın gerçekleri çok acıdır!
Bülent Arınç başımızın tacıdır!
Alkol her türlü derdin ilâcıdır!
Seks derseniz o kalbin kıskacıdır!
Meram Bağları’ndaki av köşküme kapanarak üçbuçuk ayda yazdığım bu hârikulâde mısrâları, pardon dizeleri, yılların eskitemediği dev sanatçı Sezen Aksu’ya göndersem, yılların eskitemediği dev sanatçı Sezen Aksu da bunları bestelese ve Hıncal o besteyi ilk dinleyişde kendinden geçerek sırtüstü yere
yuvarlansa, sonra da yılların eskitemediği dev sanatçı Sezen Aksu bu besteyi bir müddet kullandıkdan sonra talebesi Aşkın Nur Yengi’ye hediye etse ve o ânı ebedîleştiren foto muhâbirleri şöyle bir resimaltı yazsalar:
“Fotoğrafımızda yılların eskitemediği dev sanatçı Sezen Aksu, Yağmur Atsız’ın, Meram Bağları’ndaki av köşküne kapanarak üçbuçuk ayda kaleme aldığı hârikulâde mısrâları hemdâhiyâne bir parıltıyla besteleyerek Hıncal’ı hayranlıkdan sırtüstü yere yuvarladıkdan ve şarkıyı bir müddet kullandıkdan sonra talebesi Aşkın Nur Yengi’ye hediye ederkene görüküyo.”
Nihâyet yine değerli büyüklerimizden Hakkı Devrim sinirlenerek “Yine Türkçenin canına okumuşlar! O resimaltının sondan ikinci kelimesi EDERKENE değil EDERKEYDİN olacakdı!” diyerek bu cühelâ takımını paylasa bunun mala davara bir zararı dokunur mu?
Dokunur!
Böylece bu sualin de cevâbını doyurucu şekilde verdikden sonra alkol ko
nusuna devâm ediyorum:
Yeni düzenlemede alkollü içkilerin 24 (yazı ile: Yirmidört!) yaşından aşağı “gençlere” satış yasağı, kimse gücenmesim ama, kelimenin tam mânâsıyla bir deli saçmasıdır!
Siz yeryüzündeki İSTİSNÂSIZ bütün ülkeler gibi 18 yaşını doldurmuş gençleri “reşîd” kabûl edeceksiniz, onlara oy hakkı, evlenme hakkı ve daha önemlisi gereğinde “vatan uğruna” ölme hakkı tanıyacaksınız, ama o gençler gidip bakkaldan bir otuzbeşlik rakı satın almak istediler mi “Yooo! diyeceksiniz, Sen daha o kadar da büyümedin!”
Peki, o zaman takrîben tamâmı 18’in üzerindeki gençkızlarımız üniversiteye başörtüsüyle gelmek isteyince onlara niye arka çıkıyor ve diyorsunuz ki “Onlar artık reşîd!”?
Orada da serbestîyi 24’e çıkarsanıza!
Ama o biraz zor, n’est-ce pas?
AK Parti’nin muhterem kurmaylarına min gayrı-haddin ufak bir hatırlatma:
Bu memleketde yaşları 18-24 arası dört milyon insan var! Burada “insan”ı “seçmen” olarak okumanız yerinde olur.
Bunlardan yarısının tepesi atsa, sizler, o aslında hiç de hayâlperestçe olmayan yüzde 50 oyu bir başka bahâra ötelemek mecbûriyetinde kalabilirsiniz!
Ben olsam nasıl olsa “elleri” mahkûm argümanına da pek güvenmem!
Zîrâ el elden üstündür!