Medeniyetten anlamayan adam..
Suudi Arabistan Türk düşmanlığı yapıyormuş; çünkü "pis Araplar"(!) Mekke'de 2. Abdülhamit tarafından inşa edilen kışlayı yıkıp otopark yapmışlar..
"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.." şiarıyla beslenen bir nesil elbette Arabistan yönetimini eleştirirken Arapları külliyen düşman belleyecektir..
Arabistan yönetiminin anılan kışlayı yıkıp otopark yapması doğru mudur? Elbette doğru değildir..
Peki bu kışlanın yıkılmasındaki amaç Türk düşmanlığı yapmak mıdır? Elbette hayır..
O halde Arabistan yönetimi ne yapmaya çalışmaktadır?
Cevap: Arabistan "Ben medeniyetten anlamam kardeşim.." demeye çalışmaktadır; yani "değnekçi" mantığı ile hareket etmektedir.
(O Arabistan ki, bu ülkede "şehir" anlamına gelen "Medine" isimli bir önemli şehir vardır.. Ve o "Medine" ki "medeniyet" sözcüğü bu sözcüğün anasıdır..)
Yani Medine şehir demektir, medeniyet Medine'den doğmadır, değnekçiler şehirde olur, ama değnekçiler medeni insanlar değildir..
Arabistan'a kızdık, rahatladık; peki Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmiş hükümetleri "tarih" denilen bilince sahip oldu mu hiç? Hayır..
Yani Arabistan Osmanlı kışlasını otopark yaptı da biz Osmanlı'nın inşa ettirdiği Rami kışlasını ne yaptık?
"Rami Kuru Gıda Sitesi" yaptık!
(Gerçi adı kuru gıdadır ama içinde selpak mendil, plastik leğen, bahçe hortumu, kül tablası, Arap sabunu, Çamlıca gazozu gibi bazıları ne kuru ne de gıda olan "şeyler" de satılır.. Eh, Merter Keresteciler Sitesi'nde manifatura; Unkapanı'daki Manifaturacılar Sitesi'nde de (İMÇ) Tarık Mengüç "sidi"si, Ayşe Hatun Önal kaseti satılan bir kentten söz ediyoruz..)
Yani şu memleket yaz aylarında "küresel ısınma" denilen kuraklığa duçar olmasaydı, Alibeyköy Barajı'ndaki Mimar Sinan kemerini de göremeyecektik..
Fotoğrafları görmüşsünüzdür; Alibeyköy Barajı'nda sular çekilmiş, koyunlar otlamaya başlamış, bazı "piknikçiler" de çekilen suyun olduğu yeri otopark yapmıştı.
Orayı otoparka çevirenler arasında Mekke'ye gidip hacı olan var mıydı bilmiyorum ama Arabistanlı olmadıkları neredeyse kesindi!
İşte kuraklık olmasa idi, sular çekilmeyecek ve Mimar Sinan'ın kemerini de göremeyecektik.
("Konumuzla" alakası yok ama aslında "konu" ile çok alakası olan sevdiğim bir söz vardır, diyor ki: "Sular yükselince balıklar karıncaları yer; sular çekilince karıncalar balıkları..")
Kaldı ki bizler Süleymaniye Camii'nin hemen bitişiğindeki Mimar Sinan'ın mezarının önünü "Abi siz gidin ben otopark fişini arabanın sileceklerine takarım.." diyen "inovatif müteşebbislerimizle" doldurmayı bilen bir ırkın ahfadıyız!
Keza, Galata Kulesi'ne Eminönü'nden baktığınızda karşınıza kuleyle birlikte devasa bir "Kale Kilit" reklamı da çıkacaktır..
Ama biz Ecyad Kalesi'ni yıkıp rezidans yapan Arabistan gibi bir devlet olmadığımız için "kale"ye saygılı bir milletizdir; o yüzden Galata Kulesi'nin burnunun dibindeki "Kale Kilit"e ilişmeyiz!
Peki Sarayburnu'ndan Üsküdar ve Kadıköy'e baktığınızda ne görüyorsunuz?
Özellikle, Osmanlı'nın yaptırdığı Selimiye Kışlası'nı, Kız Kulesi'ni ve Haydarpaşa Garı'nı görüyorsunuz değil mi?
Ama ben baktığımda gümrük mallarının "konuşlandığı" Haydarpaşa Limanı'nı görüyorum ve gördükçe irkiliyor, irkildikçe utanıyorum..
Bunun gibi, örneğin biz tarihe ve ibadethaneye saygılı davranan bir devlet olsaydık, Fener Rum Patrikhanesi'nin önüne çok katlı binalar yapılmasına izin vererek bu binayı "görünmez" kılar mıydık?
Hele hele, şu metro ve tüp geçit inşaatı nedeniyle yapılan kazılar, bizim en az Arabistan devleti kadar suçlu ve bir o kadar da aymaz bir devlet olduğumuzu gösteren bir arkeolojik turnusol kağıdıdır.
Çünkü kazdıkça antik tiyatro, kışla müştemilatı gibi "lüzumsuz" taş yığınları çıkmaktadır!
O yüzden ben hep şöyle düşünürüm:
Bir ülkede arkeolojik çalışmalar ne kadar "velut" ise, o ülkede "tarih bilinci" o kadar zaafla maluldür demektir..
Ne yazık ki tarih bilincimiz, elinde sigara görünüyor diye Atatürk'ün elindeki sigarayı fotomontajla yok eden bir tarih bilincidir..
"Sigarayla mücadele" için bu yöntem belirlenirse, bu kez birileri çıkar ve başı örtülü bir fotoğraftaki Latife Hanım'ın başını fotomontajla açar!
Adına da "şeriatla mücadele" der!