Bu soğukta neden şapka giymiyorsun?
Aylardan şubat. Türkiye’nin en soğuk ayı. Kış hissettirmeyen günler, haftalar ve aylardan sonra şubata girdik. İşte kara kış: Kar, fırtına, ayaz ve soğuk! İnsan sokağa çıkmak istemiyor.
Bu halde bile neden başını soğuktan korumuyorsun?
Kanunun yaptıramadığını kara kış da mı yaptıramıyor sana?
Halbuki “Şapka İktisası Kanun”una göre erkeklerin yapka giymesi mecburi. Hem de ne kanun!
İnkılap kanunu! Hukukun temel prensiplerine açıkça aykırı olduğu için Anayasa’ya aykırılığı iddia edilemeyecek kanunlardan. Bu yüzden anayasalar değiştikçe, sonuna anayasa hükmü gibi eklenen kanunlardan.
Yetmiş küsur milyon halkın yarısı erkek.
Peki kaç kişi şapka giyiyor?
Sokağa bir bakın: Yüzde bir, iki var mı?
Bu mevsimde var. Ya diğer mevsimlerde? O da yok!
Bu şapka için kaç kişinin kanına girildi?
Kaç vatan evladı, kaç hoca, kaç âlim, kaç masum insan... katledildi?
Daha sayısını bile bilemiyoruz.
Öyle bir karanlık dönem geçirdik ki, aradan seksen yıl geçmesine rağmen, gerçek bilgiler halktan gizleniyor.
Yarın 4 şubat.
Şapka kanunu çıkmadan yaklaşık iki yıl önce “Firenk Mukallitliği ve Şapka” risalesini yazan Âtıf Efendi işte bugün, 4 şubat 1926’da Ankara’da idam edildi.
O sıralar Ankara’da hukuk yoktu. Hukuk Mektebi yeni açılmıştı!
Adalet yoktu, fakat adliye vekaleti vardı!
Hatta adliye vekili bile!
Bugün hukuktan dem vuranlar, adaletten bahis açanlar, habire insan hakları nutku atanlar.
4 Şubat’ta, bundan tam 85 yıl önce, hukukla, adaletle, insaniyetle birlikte darağacına gönderilen İskilipli Atıf Hoca’yı unutma!
Kanunlar geriye yönelik uygulanmaz, “makabline şâmil olmaz”.
Ama hakikat zaman tanımaz. Geriye de yürür, ileriye de! Hakikati aramak, söylemek hepimizin borcu.
Atıf Hoca’nın adını hukuk fakültelerinin en görünür yerine yazmadan bu ülkede gerçek hukuk teşekkül etmez!
4 Şubat 1926 Ankara: “Efendiler buna cinayet derler”!
¥
Katledilişinin üzerinden seksen küsur yıl geçtikten sonra Âtıf Hoca’nın Ankara Cebeci mezarlığında unutulmaya terk edilen mezarını Mehmet Sılay buldu ve memleketi İskilip’e taşıdı. Âtıf Hoca yıllar sonra adıyla anıldığı memleketine döndü.
Belki de bu dönüş Türkiye’ye hukukun dönmeye başladığı günlere rastlıyordu!
Âtıf Hoca ile ilgi son kitap Dr. Mehmet Sılay tarafından hazırlandı. Bu kitapta Âtıf Hoca’nın kabrinin tesbiti ve nakli hikâyesi de birinci ağızdan anlatılıyor. İskilipli Atıf Hoca (1876-1926, Düşün Yayıncılık, 0212 521 91 13)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.