Elcevap: Kesinlikle hayır!

Benim ilk defa Tintin Demirtaş’la aynı fikirde olmam sizi şaşırtmış olabilir.

Bozuk saat bile günde iki kere doğru zamanı gösterir. Tintin de arada bir doğru kelâm ediyor. 

Gerçek devlet ülkesinde asla ve kat’a silahlı terörist unsurları hayat hakkı tanımaz. Hatta onların meddahı siyasetçilik madrabazlarına da. 

Bunun lâmı cimi yok, mazereti yok. Türkiye Cumhuriyeti gerçek devletse ne yapar yapar bütün terörist unsurları ortadan kaldırır. Güvenlik devletin ilk ve en mühim işidir. Vatandaşın can güvenliği ilk önceliktir. 

Ancak güvenlik gerçek manada sağlanırsa demokrasi sağlıklı olarak işleyebilir. Diyarbakır güvenliğin yeterince sağlanamadığı vilayetlerimizden biri maalesef. Hükümet geç de olsa, terör unsurlarını temizleyerek şehri güvenli hale getirmeye çabalıyor. Bu ne zaman sağlanmış olur? 

Hendekler tamaman kapatıldığında mı? 

Hayır! Hendekleri kazanlar bu işleri yapamayacak hale geldiğinde. Onları el altından tahrik edenlerin önüne geçildiğinde... 

Sadece bu mu? Hayır! Onlara hendek kazdıranların dilleri lâl olduğunda! Orada 15-16 yaşındaki çocuklara silah veriyorlar, hendek kazdırıyorlar. Kim yapıyor bunu? Dünyanın en besili teröristleri! Bu kadar şişgöbek terörist dünyanın başka neresinde bulunur? Ben bilmiyorum! Devlet gerçek anlamı ile olsa idi, o hendek kazan çocuklardan önce bu şişgöbek teröristlerin hesabını görürdü. 

Rezil bir cinayete kurban giden Tahir Elçi Diyarbakır’da epeydir söylenmesi gereken bir sözü söylemişti: “İnsanlığın mirasıyım, mirasına sahip çık!”

Diyarbakır’da binlerce yıllık bir insanlık mirası var. Bunların büyük çoğunluğu İslâmî devirle ilgili. Çok sayıda cami, medrese, han, hamam, köprü, çeşme, türbe… Diyarbakır’a dünya miras listesine girmesini gerektirecek bir özellik katıyor. Diyarbakır’ın sadece muhteşem surları bile dünya mirası olarak ilan edilebilir. 

Bu mirasın tamamına yakını Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı eseri…

Tintin’in arkasını dayadığı terör unsurları Devlet’e karşı savaşırken Türk olan bütün unsurlara karşı da savaşıyor. Daha önce Tintinin tahriki ile 6-7 Ekim olaylarına yol açan terör unsurları klasik bir Diyarbakır evi olan ve müze olarak kullanılan Ziya Gökalp evini de yakıp yıkmışlardı. 

Daha sonra birçok tarihi eserle birlikte o güzelim Fatih Paşa Camii’nin de delik deşik edilmesi bunların niyetlerinin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor. 

Fatih Paşa Camii’nin hedef seçilmesinde onun şehirde ilk Osmanlı eseri olmasının rolü var mıdır? Bu sorunun cevabı müşkil!

Tahir Elçi ve avukat arkadaşları daha başka bir Türk eserinin silahlı çatışmadan zarar görmesi üzerine o basın açıklamasını yapmıştı: Şeyh Mutahhar veya Dört Ayak Camii… Şehrin mimari tarihinde önemli yeri olan bu camiyi yaptıran Akkoyunlu hükümdarı Kasım Han. Caminin minaresi bilhassa dikkat çekici. Minare dört sütun üzerinde duruyor. Mimarı bilinmiyor ama gerçek bir usta olduğu, minareyi 5 asırdır dört ayak üstünde durdurmasından anlaşılıyor. 

Dört ayak, İslâm’ın geçerli dört mezhebini sembolize eder derler. Bu kutlu beldede, bilhassa iki mezheb mensupları (şafi-hanefi) asırlardır barış içinde yaşamıştır. Sadece farklı mezhep mensupları değil, farklı din ve etnik mensubiyeti olanlar da aynı şekilde yüzyıllarca bir arada yaşamışlardır. Şimdi Tintin’in sırtını dayadığı terör örgütü bu birlikteliği ortadan kaldırarak halkın hafızasından barışı silmek istiyor. Hafızanın esaslı unsuru ise, şehri süsleyen mimari eserler… 

Tahir Elçi, hayatının hatasını işledi ve canıyla ödedi! Şehrin hafızasına sahip çıkmak, mirasına sahip çıkmak terör örgütünü çıldırtan bir iştir. 

Sadece eli değil, her azası kana batmış terör örgütü Elçi’yi katlederek “İnsanlık mirası dediğin Türk eserleridir, onları bırak benim sözüme bak!” dedi.