Mısır’da iktidar arayışı ve AK Parti
Tahrir Meydanı’nda yine milyonlar var ve gündemin merkezi tartışmasız Mısır. Bu ülkeyi konuşurken bir şekilde Türkiye’nin model olma özelliği ve siyasi tecrübesi gündeme geliyor.
Kuşkusuz sekiz yıldır devam eden AK Parti tecrübesi, gerek küresel aktörler tarafından, gerekse İslam dünyasında büyük bir dikkatle izleniyor. Bu modelin özellikleri ve geleceği, bir şekilde pek çok ülkenin ilgi alanında. Hatta bazılarını doğrudan etkileyecek kadar da önemli.
Nitekim dün NATO Savunma Koleji tarafından yayınlanan bir raporda şu ifadeler yer alıyor:
‘Bazıları için rahatsız edici olsa da, tüm Arap kamuoyu mevcut Türk rejimini model olarak görüyor.?Türkiye’deki rejimin şüphe götürmez şekilde cumhuriyet ve demokrasi.Türkiye dünyaya açık. Açıkça ekonomik küreselleşmeden yana ve serbest ticaret prensiplerine saygılı. Sağlam ve güçlü temele dayanan ekonomik büyümesi inanılmaz.’
Raporda ayrıca Mısırlı siyasetçilere ‘Türk modelinden ilham alarak İslam ve Batı’ya açık ve Kıpti Hristiyanları koruyacak dengeli bir rejim oluşturmaları’ tavsiye ediliyor.
***
Elbette Türkiye’de olup bitenin, Mısır üzerinde başlıbaşına belirleyici olacağını söylemiyorum. Sonuçta İslam dünyasının en merkezi ülkelerinden birisinden bahsediyoruz. Dahası İslam öncesinde de ciddi bir medeniyet merkeziydi Mısır.
Ancak gelinen aşamada, Hüsnü Mübarek sonrasında iktidar denkleminde kimler yer alacak sorusunun en önemli karşılıklarından birisi Müslüman Kardeşler hareketi. Bu durumda gözler ister istemez AK Parti’ye ve bu partinin etrafında tanımlanan siyasi tecrübeye geliyor.
Mısır’dan bahsederken Müslüman Kardeşler’in (İhvan-ı Müslimin) öne çıkması kaçınılmaz. Peki bu yapı, Mısır’da geniş bir iktidar alanına karşılık geliyor mu? Karşılaştırmalı olarak soralım: Mesela AK Parti’nin Türkiye’deki temsil derinliğine benzer bir güce sahip mi?
***
Bu soruya evet demek pek kolay değil. İki nedenle. Birincisi İhvan, uzun siyasi geçmişine ve tecrübesine rağmen Mısır’da iktidar tecrübesi yaşamadı. Sosyal hayatın dokusuna derinlemesine nüfuz etmiş olsa da, Mısır’daki şartlar böyle bir denemeye geçit vermedi. En azından şu ana kadar.
İkincisi ve çok daha önemlisi, İhvan’ın belli bir İslami yorumu öne çıkararak faaliyet göstermesi. Bunun sonucunda hem Mısır’daki diğer İslami akımlar, gruplar ya da yorumlarla arasına ciddi rekabetler giriyor. Hem de toplumu kuşatıcı olma noktasında zaafa uğruyor.
Değerli araştırmacı Müfit Yüksel’in de dikkat çektiği gibi, İhvan, sözgelimi tasavvuf merkezli hareketlerle henüz yakınlık kurabilmiş değil. (Bu önemli değerlendirme için bkz. Mısır Notları I, www.dunyabulteni.net )Buna benzer pekçok ayrışmadan söz etmek mümkün. Bu ayrıntıları İhvan’ı iktidar adayı olarak tanımlarken gözden kaçırmamak gerekiyor.
***
Her ne kadar bizdeki okur-yazar kesim, AK Parti tecrübesini bir yandan ‘Siyasal İslam’ diye dudak büküp, bir yandan da Batıda üretilen ideolojik kalıplarla okusa da, gerçek çok farklı. AK Parti, dinin belli bir yorumunu öne çıkaran, bunu bayraklaştıran bir tarzdan hep uzak durdu. Bu da kendi çatısı altında çok geniş kesimleri temsil edebilmesine imkan sağladı.
Şu sıralarda cumhuriyetimizin ve demokrasimizin gücünü hatırlatıp, ‘Sizi gidi nankörler, Arapların durumuna bakın da halinize şükredin. İsmet Paşamız olmasaydı haliniz nice olurdu!’ diye başımıza kakan Ertuğrul Özkök, biraz da buralara baksa iyi olur.