Barcelona Başkanı koridora iner mi?
Bizde senelerdir giderilemeyen, dünyada uzaktan yakından benzeri olmayan 'hakemleri baskı altına almak' gibi kronikleşmiş bir hastalık var. 22 senelik yazarlık hayatımda yeri geldikçe bunun hakkında genel görüşlerimi açıkladım. Gerek duyduğum için bugün aynı görüşlerimi bir kere daha yazıyorum.
"Bizde dünyada benzeri olmayan bir 'Üç Büyükler' olayı var. Herhangi bir ilimize gidip anket yapsak, hangi takımı tuttuğunu sorduğumuz kişiler doğal olarak önce 'Kendi 'şehrimin takımı' der, sonra da ya 'Fenerbahçeli ya Galatasaraylı ya da Beşiktaşlı' olduğunu söylerler.
Tabii ki medyada da aynı şekilde. Üç Büyükler'in senelerdir aralarındaki rekabeti göz önüne aldığımızda hangi takımda işler istenildiği gibi gitmezse federasyona ve MHK'ye baskılar başlar. Buna medya da destek verir.
Bu şartlarda baskı altına giren hakemlerin sağlıklı maç yönetmeleri mümkün olmaz. Aslında şikayetler büyük takımlardan gelir. Ama bir gerçek vardır ki ülkemizdeki şartlar gereği hakemler tarafından genelde korunanlar da Üç Büyükler'dir."
Ben bu görüşümü 20 sene önce de yazdım. Seneler geçiyor ama değişen hiçbir şey olmuyor. Şimdi bu seneyi mercek altına alalım. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, ligin ilk devresi sonunda hakemlere yönelik kendilerine çeki düzen vermeleri şeklinde bir beyanatta bulundu.
AVRUPA'DA ÖRNEĞİ YOKTUR
Ayrıca Aziz Yıldırım'ın soyunma odası koridorlarında birçok defa hakemlere ağır sözler söylediği de herkesçe bilinen bir gerçektir. Şöyle bir düşünüyorum. Örneğin Manchester United, Arsenal, Barcelona, Real Madrid gibi kulüplerin başkanları değil hakemlere bir şey söylemek; 'soyunma odalarının bulunduğu koridorlardan bile geçmezler.'
Galatasaray'da bu sene de işler kötü gitti. Zirveyle kapanamayacak bir puan farkı oluştu. Buna rağmen başkan Adnan Polat dayanamadı. 2-0 kaybettikleri Bursaspor maçından sonra MHK'yi federasyonu hedef aldı.
Ama en son bir Serdal Adalı beyanatı var ki, bence bu kronikleşmiş hastalıktan çıkıp kangren olmuş. En fanatik Beşiktaşlı arkadaşlarım dahi Karabükspor maçında hakemin Beşiktaş lehine inanılmaz hatalar yaptığını söylüyorlar. Yoruma dahi açık olmayan net iki kırmızı kartla, yine yoruma dahi açık olmayan iki net penaltı var. Bunların dışında da bütün takdir hakları Beşiktaş lehine.
Maçta tek masum hata var, o da Beşiktaş aleyhine. Almeida'nın çizgiyi net bir şekilde geçen topu, gol olarak değerlendirilmedi. Ancak yardımcının bulunduğu yerden bunu süzebilmesi çok zordu. Çünkü Almeida'nın vurduğu yerde bulunması gerekiyordu. O şutla birlikte çizgiye inecek zamanı yoktu. Bu şekildeki pozisyonlarda dünyada birçok goller güme gitti. Birçok da olmayan gol verildi.
MÜFTÜOĞLU'NA YAKIŞMADI
En son canlı örnek de Dünya Kupası'ndaki Almanya-İngiltere maçı. İngiltere'nin maçı döndürebilecek çizgiyi net bir şekilde geçen golünü yardımcı süzememişti. Zaten bu tip pozisyonlar yüzünden Avrupa Ligi'nde çizgi hakem uygulaması başladı.
Beşiktaş önemli transferler yaptı. Zirveyle büyük puan farkına rağmen Beşiktaş yönetimi takımına güveniyordu. "17'de 17 yapacağız" dediler. Ancak 3'te 1 olunca Serdal Adalı zamansız bir şekilde yanlış beyanatlarla gündeme geldi. Büyük olasılıkla şu andaki tabloya bakarak tahmin ediyorum çok kısa bir süre sonra Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'den de bunlara benzer bir hamle gelecektir.
Bu gelişmelerden sonra bundan sonraki gidişat beni ciddi bir şekilde endişelendiriyor. Bu haftaki bazı yönetimler de bu görüşümü artırdı.
Objektifliğine ve cesaretine en çok güvendiğim isimlerden Kuddusi Müftüoğlu, Manisa'da takdir haklarını Fenerbahçe'den yana kullandı.
Özgür Yankaya'yı bu sene dikkatle takip ediyorum. Kısa sürede büyük bir çıkış yaptı. Son derece başarılı maçlar yönetiyor. Gaziantepspor-Galatasaray kupa maçında da genelde çok iyiydi. Ama son dakikadaki Gaziantepspor lehine net penaltıyı gördüğü halde çalamadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.