Alex hayranlarına 3 soru
Futbolumuzda uluslararası alanda son senelerde sürekli düşüş içindeyiz. Bu düşüşü durdurup çıkışa geçebilmek için ne medyada ne kamuoyunda en ufak bir çaba var. Tam tersine gereksiz gündemlerle esastan uzaklaşıyoruz. İşte çok yanlış bir zaman diliminde Alex gündeme oturdu. Ben Alex konusunda yıllardır aynı görüşü savundum. Bir kere tekrar vurgulamak zorunluluğu hissediyorum: "Fiziki direnç ve devamlılık olarak günümüz futboluna tam ters kutup teşkil eden bir yetenek. Avrupa'da bir takımda oynayıp başarılı olması mümkün değil, çünkü o liglerdeki tempoya ayak uyduramaz."
F.Bahçe'deki tabloda karşı olduğum; tüm teknik adamlar döneminde medya ve yönetim baskısıyla Alex'e tanınan ayrıcalık. Çok güçsüz olduğu dönemlerde sürekli forma verilmesi, oyundan düştüğü zamanlarda da kendi istemedikçe, sakatlanmadıkça, oyundan çıkarılmayışı. Büyük bir takım hiçbir zaman bir futbolcuya endeksli olamaz. Bizden en önemli örnek Galatasaray'ın 4 yıl üst üste lig şampiyonu olup sonunda UEFA Kupası'nı kazandığı dönem. Fatih Terim, Hagi'ye hiçbir zaman ayrıcalık tanımadı.
Alex, hakkındaki bir genel görüşümü de son olay patlak vermeden önce köşemde bir kere daha yazdım. Ve Hagi'den sonra Juventus'tan Del Piero örneğini verdim. Şimdi Alex hayranlarına bu düşüncelerinde fikir cimlastiği yapmaları için üç tane soru hazırladım.
1) F.Bahçe senelerdir özellikle Alex katkısıyla Avrupa kulvarında bir başarı elde etti mi?
2) Avrupa Ligleri'ndeki vasat takımlar dahil, Alex benzeri, fiziki direnci çok yetersiz, temposuz bir orta saha oyuncusu var mı?
3) Alex F.Bahçe'ye geldiğinden beri neden hiçbir Avrupa kulübünden transfer teklifi almadı. Neden Brezilya Milli Takımı'nın aday kadrosuna hiç davet edilmedi?
Alex ile ve gereksiz başka konularla sürekli gündem oluşturmak Türk futbolunu olumsuz etkiliyor. F.Bahçe Şampiyonlar Ligi'ne giremeden elendi. Kafası iyice karışan Aykut Kocaman, Sivas'ta yine Elazığ maçı benzeri dikiş tutamayacak kadroya dönünce iki puan daha gitti.
Gelelim diğer takımlara... Bursaspor deplasmanda 1-0 yenik duruma düştükten sonra gol atamayıp goller yiyip yenilse söylenecek fazla bir şey yoktu. Ama devrenin son saniyesinde beraberlik golünü atıp büyük bir avantaj yakalıyorsun, soyunma odasına büyük moralle giderken, rakip tam tersi büyük moral bozukluğuna giriyor. Buradan tur verilmez. Trabzonspor zayıf bir rakibine karşı 210 dakikada tek gol atamıyor.
Bu kaos ortamında Cuma gecesi Dünya Kupası elemeleri start alıyor. Öncelikle 2 önemli sınav öncesi Milli Takımımız'a başarılar diliyorum. Abdullah Avcı'nın işi hiç kolay değil, elindeki imkanlarla kısa süre içerisinde oyuncularını motive edip en iyisini yapmaya çalışacaktır. Benim bir tek önerim var:
Avcı hazırlık maçlarında birçok defa Arda'yı 10 numara formatında oynattı. Arda bu görev yerinde başarılı olamaz. Mutlaka kenarda oynaması lazım. Arda kendine has, önemli aksiyonlarını ancak bu görev yerinde yapabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.