‘Inkılâb-ı İslâmî’
Bugün İran’daki “İslâmî Inkılâb”ın 32. Yıldönümü.
Başka bir söyleyişle resmî adı “Meşrûtî Monarşi” olan ama hakıykatde kopkoyu ve kanlı bir diktatörlük karakteri taşıyan Pehlevî istibdâdının kesinlikle yıkıldığı târih. İran İslâm Cumhûriyeti’nin resmen îlânı gerçi 1 Nisan 1979’dur ama dünyâyı anlamakdan âciz bâzı yurddaşlarım, meselâ Ulusalcılar felan, bunu bir “Nisan Şakası” zannederler “endîşesi”yle ben bugünü tercîh ederim. Ben de “endîşeli”yim bakın!
Pehlevî Hânedânı’nın kurucusu, 1925’de ülkeyi 1794’den beri yöneten Türkmen Kacar Hânedânı’nı devirerek işbaşına geçen aslen süvârı assubayı Rızâ Şah (1878-1944) olmuşdur. Kacarlar da 1512’de iktidârı ele geçirmiş bulunan Âzerî Safevî Hânedânı’nı devirmişlerdi.
Şiî İran’da “Ulemâ” hem çok güçlü hem de çok politizedir. Modern târihdeki ilk ayaklanma 1891 Yılı’ndaki “Tütün Hareketi”dir ki Kacaroğlu Nasreddin Şâh’ın “British Imperial Tobacco Company”ye ülkenin tekmil tütün işletme haklarını devretmesiyle patlak vermiş ve Şâh’ı tahtından etmişdir.
Sonra yine Ulemâ’nın öncülüğünde 1905 Devrimi gelir ki bu da “mutlakî monarşi”nin, yerini “meşrûtî monarşi”ye bırakmasıyla sonuçlanmışdır.
Türkiye dışındaki ilk büyük “Kemalist”lerden olan Rızâ Şâh’ın 1927’de çarşafı yasaklayıp Şerîat Hukûku yerine modern Avrupa normlarını alması ve kız-oğlan karma okulları mecbûrî tutması ise Ulemâ’nın hiç hoşuna gitmemişdir bittabii.
Ama Rızâ Şah 1941’e kadar dayanmış ve ancak o yıl Rusların kuzeyden İngilizlerin güneyden İran’ı işgâli sonucu tahtdan ferâgat ederek yerini oğlu Muhammed Rızâ Şâh’a (1919-1980) bırakmışdır.
Başlangıçda milliyetçilik benzeri bir tavır sergileyen Rızâ Şâh, 1953’de CIA ve MI6 (İngiliz) ortak yapımı ve “Operation Ajax” adlı bir darbe planıyla hizâya getirilmiş ve bu arada İran petrollerini millîleştirme planları güden Başbakan Musaddık’ın da devrilmesiyle tam bir Batı kuklasına dönüşmüşdür .
İşte bugün tiksinç bir vahşet karakteristikası gösteren Mollalar Rejimi böyle bir târihî prosedürün sonucudur.
Lütfen dikkat:
Ders vermiyorum, anlatıyorum!
Bugün kadınlarını recmeden, yâni soyup yarıbeline kadar toprağa gömdükden sonra taşlayarak öldüren İran karşısında “skandalize” olan Batı’nın önce hem yediği bu herzeleri hem de her cumâ yol ortasında insanların kellelerini yâhut kollarını uçuran Suûdî Rejimi’yle niçin onyıllarca al takke ver külâh yaşadıklarını da îzâh etmeleri gerekir.
Türkiye’nin “İranlaşacağı” velvelesiyle politik rant kapmaya uğraşan odun kafalılara da bir çift sözüm var:
Bugün İran içinde ve dışında İran’ın “bir nebze olsun” Türkiye’ye benzemesi uğruna hayatlarından birkaç seneyi fedâ etmeğe hazır sayısız İranlı var!
Onun için edebsizliği ve riyâkârlığı bırakarak bütün noksanlarına rağmen Türkiye’de yaşadığınıza yatıp kalkıp duâ edin!
NOT: İran’ı daha da merâk edenler, eşsiz araştırmacı Yağmur Atsız’ın o hârikulâde eseri “Amerika’nın Afganistanları”na başvurarak mûmâileyhe rahmet okuyabilirler.