Aptalım ve de cahilim
Hani bebekleri oyalamak için parmaklarını tuta tuta derler ya; “şu pişirmiş, bu yemiş, bu da hani bana demiş”.. Bu halkın cehaleti üzerine yapılan güzellemeler buna spesifik birer örnek. Son bombayı Müjdat Gezen patlatmıştı hatırlarsınız. Bir kanalda, Ak Parti’ye oy verenlere “aptal” dedi. Bu yeni değil.. Çok geriye gitmeyelim. “Bidon Kafalı” ve “göbeğini kaşıyan adam” tanımlamalarını da katalım bu tespitlere. Bunlar yine bu düşünceyi savunan kesimin en entelektüelleri.. Daha çıktığı yumurtayı beğenmeyen civcivlerin “benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?” diye sorduğunu da unutmuş değiliz. Son olarak da bir televizyon programı, halkın ne kadar “aptal ve de cahil” olduğunu ispat için, mikrofon dolaştırmaya başlamış sokaklarda.. Çıkan sonuç ise, “vatandaş TBMM Başkanı’nın adını bilmiyor”, “kabineden iki tane bakan ismi söyleyemiyor” falan gibi sonuçlar. Şuraya varmaya çalışıyorlar; her iki kişiden biri (temsilen) mevcut siyasi iktidarı destekliyorsa, demek ki bu soru soru sorduğumuz kişilerin önemli bir bölümü (yani aptal ve de cahil olanlar) Ak Parti’nin seçmeni.. Dolayısıyla “işte Ak Parti’ye oy veren adam, aptaldır” önermesinin sağlaması..
¥
Bana sorarsanız halkın aptal olmasıyla, halkı aptal yerine koymak arasında ince bir çizgi var.. Mesela “3 anahtar vaadiyle oy isteyen siyasetçi”, halkı aptal yerine koyan siyasetçidir. Burada aptal bir halktan söz edemeyiz. Ama para karşılığı haber yapan ya da para karşılığı yapmayı planladığı haberi yapmaktan vazgeçen bir gazeteci varsa. Ve insanlar bu gazetecinin “dürüstlük sembolü” olduğunu düşünüyorsa. O zaman kim aptal oluyor?
DEMOKRASİ SEKTEYE UĞRADIĞINDA!
Neyse bırakalım onları, bana bakalım. Şair-yazar Ataol Behramoğlu, bu televizyonda yayınlanan “bakın ne kadar aptalım” videoları üzerine buyurmuşlar ki; “Vatandaşının çoğunluğu böyle olan memlekette, demokrasi olmaz. Olursa böyleleri başa gelir” Buradaki cümlede, “olmaz” yerine Sayın Behramoğlu’nun söylemek istediği çok açık; “olmamalı” demek istiyor aslında. Çünkü sonunda diyor ki; “olursa işte böyleleri başa gelir”.. Bir niyet ancak bu kadar açık ortaya konur. Bu kadar net beyan edilir. Ataol Bey bir de; “ordu göreve” diye bağırsaydı, tam olacaktı. Ben şimdi buradan savcıları göreve çağırıyorum. Ataol Behramoğlu’nun sözleri suçtur. Türkiye Cumhuriyeti, (değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek şekilde) Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bunun dışında bir beklenti, suçtur. Ve bu suç, Ergenekoncuları savunacağım derken, Balyozculara arka çıkacağım derken her gün işlenmektedir. Misal, herkes Süheyl Batum’un kağıt kaplanlarını tartışırken, partisinin bir milletvekili TBMM kürsüsünden, iktidar partisi milletvekillerini darbe ile tehdit etti. CHP’li Tayfun İçli, açık açık (8 Şubat 2011 saat 19:17’de) millet iradesinin en yüce temsil makamı olan TBMM kürsüsünden; “Yarın bir gün demokrasimiz sekteye uğradığı zaman burada yapılan ihmaller ve kasıtlar, kötü niyetler gelecek kuşaklar tarafından sorgulanacak” diyebilecek cüreti kendinde bulmuş. Bir siyasetçinin medet umduğu döneme bak!!! “Ben iktidara gelince” diyemiyor da; “demokrasi kesintiye uğradığında” diyor. Millet iradesinin tecelligahında söylenen bu sözün de hesabı sorulmalı. O adamın milletvekilliği düşürülmelidir.
¥
Evet ben aptal ve de cahilim. Siz zeki ve de entelektüel zümre, benimle uğraşmayı bıraksanıza artık. Çok aptalım. O kadar aptalım ki, size oy da vermeyeceğim, sizi adam yerine de koymayacağım. Denginiz birine takılsanıza siz.. Kalın sağlıcakla.