Orduyu değişime halk zorluyor

Orduyu değişime halk zorluyor

El Ahram’da çalışan 2 genç gazeteci “Mübarek’siz Mübarek rejimi” ve ordunun rolü konusunda farklı düşünüyor. Biri, “Asker kendi haline bırakılsa, eski rejimi devam ettirir. Şimdi halktan, meydanlardan gelen baskıyla bazı şeyleri değiştirmeye başladı” diyor
KAHİRE
Yalnız otuz yıllık Mübarek rejiminin değil, Nasır ve Enver Sedat dönemlerinin de kalesi ve Arap dünyasının en büyüğü olan El Ahram gazetesine girerken, aklımda o kadının Müslüman Kardeşler‘le ilgili söyledikleri var.
Gazetenin Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde iki genç meslektaşla sohbete bununla başlıyorum:
“Şimdi El Ahram’a gelmeden emlakçılık yapan orta yaşlı bir kadınla tanıştım. Hıristiyanmış. Müslüman Kardeşler’den rahatsız. ‘Siz bakmayın şimdi onların ılımlı laflarına, cumhurbaşkanı adayı falan koymayacağız sözlerine... Daha işin başında olduğumuz için taktik icabı böyle konuşuyorlar. Asıl yüzlerini şimdi saklıyorlar’ dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?”
Birbirleriyle bakıştılar.
Müslüman Kardeşler galiba şu sıralar gündemlerinde yoktu.
Tekrar sordum:
“Ellerinden gelse, İslami esaslara dayalı, İran benzeri bir rejim kurmak isterler mi?”
Böyle bir ihtimalin gündemde olduğuna ya da olabileceğine ihtimal vermiyorlardı.
Biri şöyle dedi:
“Müslüman Kardeşler’e ilişkin duygu ve düşünceler karışık, farklı farklı... Onlara ben de fazla güvenmiyorum. Hep iki söylemleri var. Biri demokratik, diğeri değil. Herkese farklı konuşuyorlar. Bu arada kendi hiyerarşileri var, kendi tepelerine bakıp daha çok oradan genel sese itaat ediyorlar galiba...”
Öteki gazeteci araya giriyor:
“Ben iktidara gelebileceklerini sanmıyorum. O kadar güçleri yok. En çok yüzde 20-25... Yönetime tek başlarına hâkim olamazlar, ancak ortak olabilirler.”

Ordu buna izin vermez
Asker ne der?
Bu soruma cevabın özeti şöyle:
“Müslüman Kardeşler’in tek başlarına iktidara gelmeleri yakın ihtimal değil. Ama varsayalım geldiler, İslami esaslara dayalı bir düzen kurmaya kalkıştılar. Buna asker izin vermez, mutlaka iktidara el koyar! Ayrıca Mısır’da siyaset sahnesine yeni siyasal eğilimler, yeni siyasal partiler çıkıyor, çıkacak. Bu arada Müslümanlar Kardeşler’in de kendi içinde tam bir birlik oldukları söylenemez. Farklı kanatları var.”
Öteki sözü alıyor:
“Tahrir Meydanı da gösterdi, şu günlerde ne kadar farklı, laik, liberal gruplar sahneye çıkıyor. Müslüman Kardeşler’in ciddi rakipleri olacak. Bu arada Müslüman Kardeşler Tahrir’de İslami sloganlar atmaktan kaçındılar. Atsalardı, yazın buraya, halkı kaybederlerdi.”

Ak Parti’yi örnek alıyorlar
El Ahram’ın iki genç gazetecisi, Müslüman Kardeşler’in siyaset çizgisine ılımlı bir tavrın damgasını vuracağı kanısındalar. ‘Radikalleşme‘nin onlara oy kaybettireceğini düşünüyorlar.
Bu arada birkaç gün önce yeni bir parti kurulmuş. İlginç yanı, partinin tam 16 yıl önce verilen kuruluş dilekçesine onay daha birkaç gün önce gelmiş.
Parti, Vasat Partisi adını taşıyor.
Müslüman Kardeşler’den çok önce kopmuşlar ve bugün içlerinde Ak Parti‘yi örnek aldıklarını söyleyenler ön plana çıkıyormuş...
El Ahram’lı iki genç gazetecinin asker ve siyaset konusunda farklı görüşleri var. Ama ikisi de askerin yeni rejimde de rolü ya da payı olacağı konusunda mutabıklar.
Biri, askerin siyaset içinde olmasını savunuyor ve gelişmeleri de bu yolda görüyor:
“Asker siyasetin içinde başrolde olmayacak ama mutlaka olacak. Görevi sadece sınırları korumak olmayacak. Evet, geçmişte Mısır ordusunun yapılan zulme, haksızlığa sessiz kalmış olması yanlıştı. Ama bakın bugün bizde asker, Türkiye örneğine doğru gidiyor. On yıl sonra da Mısır’da bir fesat olursa, Türkiye’deki gibi el koyar iktidara...”
Soruyorum:
“Hem demokrasi diyorsunuz, hem asker el koyar diyorsunuz. Fesat yapan iktidarı asker değil de, seçim sandığında halk değiştirse daha doğru değil mi? Demokrasi bu değil mi?”
Belki beklemedikleri böyle bir soruya yanıt kısa geldi:
“Bu da olur.”

Askerin büyük ayrıcalığı
Bu soru diğerini tatmin etmemiş olmalı ki şöyle devam etti:
“Mısır’da askerin kendine özgü bir kültürü var. Devletin ve toplumun içinde kök salmış durumda. Deniyor ki asker ekonominin üçte birine sahip... Malı mülkü var, alıp satıyor... Ülkedeki valilerin çoğu emekli general... Kamu kuruluşlarının hemen hepsinin tepesinde emekli generaller var... Yerel yönetimlerin neredeyse tümünü emekli askerler yönetiyor. Kısacası, rejimde büyük ayrıcalıklara sahip asker... Siviller, seçim sandığından çıkıp ülkeyi idare etmeye başladığında ne yapacak asker?..”
Bu soru bir düğüm noktası.
Mısır’da demokratik bir düzen değişikliğinin gerçekleşebilmesi için bu düğüme el atılması, gün gelecek kaçınılmaz olacak.
Mısır’da ekonomi yoluna sokulacaksa, idare demokratikleşecekse, hukuk devleti kurulmaya başlayacaksa, seçim sandığından çıkan sivil iktidarların günün birinde ‘askerin ayrıcalıklarına dokunmak‘tan başka çaresi yoktur. Mısır er geç bu noktaya, bu ‘düğüm noktası’na gelecek. Olağanüstü yoksulluğunu yenmek için gelmek zorunda...
Mısır’ın bu çıkmazına değinince, genç gazeteci şöyle diyor:
“Askerin rolü de zamanla değişir. Sivil, askerin rolünün değişmesine yol açar.”
Mübarek’siz Mübarek rejimi konusunda farklı düşünüyor iki genç gazeteci.

Halk yeni anayasa istiyor
Birine göre bu artık imkânsız. “Halk meydanlara, sokaklara inmeyi öğrendi, temiz, yeni isimler görmek istiyor işbaşında... Halkın bu ayaklanmasına kimse karşı duramaz. Ayrıca, Müslüman Kardeşler de büyük rol oynuyor, eski rejimi yaşatmazlar” diyor.
Diğeri buna pek katılmıyor.
Mübarek’siz Mübarek rejimi konusunda askerle ilgili tedirginliği var:
“Şu anda askerle halkın aynı düşündüğünü sanmıyorum. Asker kendi haline bırakılsa, eski rejimi göstermelik bazı değişikliklerle devam ettirir. Şimdi halktan, meydanlardan gelen baskıyla bazılarını değiştirmeye başladı. Aslında buna da niyeti yok askerin... Asker kendi ayrıcalıklarını korumak isteyecektir. Mesela halk yepyeni anayasa istiyor, askerse var olana şöyle böyle dokunmakla yetinmekten yana...”
Diğeri araya giriyor:
“Doğrudur, asker arkasında olmasa Mübarek rejimi bunca yıl devam edemezdi. Ayaklanma olunca, asker yol ayrımına geldi. Ya Mübarek, ya devlet! Devleti seçti. Eğer Mübarek deseydi, ordu içinde orta ve alt rütbeli askerler halkın yanına geçer, ordu kendi içinde çatlardı. Ama ben tekrarlıyorum. Mübarek rejimi bunca yıl devam ettiyse, asıl polis sayesinde oldu bu...”
Devrimin ertesi günü, 12 Şubat’ta çıkan El Ahram‘ın birinci sayfasını gösteriyor, biraz da gururla:
“Halk rejimi düşürdü!
Mısır gençliği Mübarek’i gönderdi!”
Kahire’den altıncı yazı yarın...
Mısırlılar, 30 yıllık Mübarek rejiminin yıkılmasında önemli rol oynayan ordunun bundan sonra nasıl bir tutum takınacağını merak ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi