Bu uyanışın kıvılcımı “One Minute” oldu
Mağrib’de, bir uyanış başladı, sonra Tunus’tan ta Kuzey Irak’a kadar yayıldı. Bu bir devin, devinimiydi, bir devin uzun süren uykudan uyanışı. O dev, İslam ümmetiydi, son iki asrın mağduru ve mazlumu. Başına gelmedik kalmamıştı. Büyük devleti elinden alınmış, yerine gecekondu devletleri kurulmuş, her birinin başına da gözcülük yapsın diye kendi adamlarını dikmişlerdi. Üstelik bu ümmet asırlarca bir arada kardeşçe yaşarken biribirlerine hasım edilmişlerdi.
Kimseyi yenemeyecekleri, kimseden öne geçemeyecekleri, geri kalmışlık kaderleri olduğu, üçüncü dünyalı oldukları gibi aşağılık duygularını iliklerine kadar işlemişlerdi. Topraklarından bir kısmı hile ve hurdalarla ellerinden alınarak İsrail diye bir devlet ihdas edilmişti. Sonra da silah baronları için kendi adamlarını bu devlete saldırtmışlardı. Her şey mizansen olduğundan sözde Arap, sözde İslam, sözde devlet olanların sözde orduları, Yahudi önünde her defasında perişan olmuştu. Böylece İsrail onların gözünde yenilmez bir güçtü. Bu İsrail, Arap olmayan bazı ülkelerinse bazı generallerini güdümüne almıştı. Haklı-haksız her ne durumda olursa olsun ABD bila kaydu şart işbu İsrail’i desteklemekteydi.
Böyle olunca oluşan kanaat şuydu.
İsrail’e dokunan yanar.
İsrail’i konuşan biter.
Bu sebeple Filistin’e istediğini yapabilir, aç bırakır, çocukları katleder. O süper gücün ruhudur. Onunla stratejik ortak olmalı. Savaş uçakları ona tamir ettirilmeli, tanklar ona iyileştirilmeli, gözetleme oyuncakları ondan satın alınmalı...
İsrail, 4 milyonluk göçebe Yahudi varlığıyla bütün dünyayı burnundan yakalamış oynatıyordu. Emperyalizm, İslam dünyasının hem itikadını, hem tarihini, hem ırkını ve hem de hudutlarını bozmuştu.
Artık başlarında..
Dışarıya satılmışlar.
Çeyrek aydınlar.
Sömürgeleşmiş zihniyetler bulunuyordu.
Bu sebeple bütün İslam Coğrafyası ümitsiz vak’aydı. Toprakları her türlü yer altı zenginliğe sahipti. Ancak onlar, 3-5 Başkentle IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlara tabiydiler. ‘Borçlu Köle Gibidir’ buyuran Peygamber aleyhisselam olduğu hâlde bu ümmete sürekli borç isteme zilleti yaşattılar. BM adlı sekretaryanın ikinci sınıf üyesi olmayı bağımsızlık zannettiler.
Bütün bunları tersine çeviren, devin kulağı dibinde ‘Bir Dakika!’ diye bağrılma hadisesidir. Faslı, Tunuslu, Mısırlı, Libyalı, Yemenli, Arabistanlı ve diğerleri insan olduğunu böylece hatırladı. Aldatıldığını, bir asırdır öğretilen tarihin rezil bir yalan olduğunu görmeye başladı, kendini idare edenlerin kendinden olmadığını fark etti.
Bu uyanış kıvılcımı 30 Ocak 2009’da Davos’ta tutuştu.
Lozan’da İsviçre’de Davos’ta.
Başlangıç noktasına dönüldü..
Türk Başbakanı, Davos’ta balona iki kelimelik bir iğne batırdı, balon söndü, efsane yıkıldı. İslam Coğrafyası gördü ki dev olan karşındaki değil, dev kendisidir.
Bu coğrafya yeniden inşa oluyor. Yarınki İslam Coğrafyası daha güzel ve daha yerli olacak. Ağzına sağlık ‘One Minute’ diyen adam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.