Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

28 Şabat!

28 Şabat!

28 Şubat’ın kaçıncı yıldönümündeyiz? Bininci yılına ne kadar kaldı? Cevap: 14 ve sadece 986 yıl!
Teklifim, 28 Şubat yerine “28 Şabat” denmesi. “Şabat” malum yahudilerin kutsal günü.
Gerçekten 28 Şubat siyonistler için kutsal bir gündü. Türkiye’yi kuyruklarına takıp Ortadoğu’ya çalım satmak için yaptıkları son operasyon 28 Şubat’tı. Bugün okuyucularıma yeni bir yazı sunmaktansa, 28 Şubat’ın bin yıl süreceği iddialarının dillendirildiği günlerde yazdığımız bir yazıyı aynen aktarmak istiyorum:
TSK KİMİN EMRİNDE?
28 Şubat, tarihimizin en büyük ihanetlerinden biri, belki de birincisi. Artık hakikatler hiç bir şüphe bırakmayacak şekilde ayan beyan ortaya çıkıyor. İhanetler tescilleniyor.
Yakın tarihte, Damat Ferit, Milli Mücadele sırasındaki politikasıyla “vatan haini” sayılmıştır. Ferit Paşa, Paris’te toplanan büyük devletlerin toplantısına, misak-ı milli sınırlarından ötede bir haritayla çıkmış ve onların husumetini kazanmıştır. Yani onlar nezdinde de Damat Ferit “hain”dir!
Son Osmanlı Padişahı Vahidetdin “hain” sayılmıştır. “Hain” padişah, yurtdışına çıkarılırken yanına hiç bir kıymetli eşya almamış, hazineden merasimler için ödünç aldığı mücevherli saati bile senetle teslim etmiştir! Ve gurbette sefalet içinde hayatını tamamlamıştır. Ölüm haberi ulaştığında Mustafa Kemal Paşa, “Beyler dünyanın en namuslu adamı vefat etti” demiştir. Elbette Vahidetdin de Türkiye’nin düşmanları tarafından “hain” sayılmıştır.
Bu “danışıklı” hainler(!) tarihimizin sayfalarında duruyor. Canımız sıkıldıkça onları lanetliyoruz. Fakat, gerçek hainler aramızda dolaşıyor. Unvanıyla, dokunulmazlıklarıyla itibar görüyor. 28 Şubat’ın bir generali, ABD’de bir yahudi güvenlik kurumunda konuşuyor ve onlara “Türk silahlı kuvvetleri ve Türk hariciyesi her zaman emrinizdedir!” diyor.
Kim memleketin dış güvenliğini sağlamakla görevli, milletin gözbebeği bir kurumu yahudi lobilerinde böyle takdim edebilir? Nasıl olur da ordumuz ve hariciyemiz siyonizmin emrinde olabilir? Bu adam bu cür’eti kimden alıyor? Üniformasından mı? O üniformayı millet giydirdiği gibi sökmesini de bilir!
Bizim bildiğimiz ordumuzun bir tek milletimizin emrinde olabileceğidir. Katıksız 28 Şubatçı olan bu general, halk nezdinde TSK’nın imajını mahvetmiştir. Bu sebepsiz olmamıştır, bir taraftan yahudi ağzıyla “İslam en büyük tehlikedir, İslamın ılımlısı aşırısı olmaz, hepsi birdir” diye, nanu nimetini yediği milletin dinine saldırmış, öte taraftan, milletin dinamik güçlerini siyonizmin güvenliği için seferber etmeye kalkışmıştır.
Türkiye İsrail’in güvenliği için tavır takınabilir mi?
Takınırsa ne olur?
Bugün eğer, Filistin’de masum çocuklar katlediliyorsa, bir halk kendi vatanında jenosite tâbi tutuluyorsa, Türkiye’nin verdiği desteğin bundaki payı hesaplanmalıdır. Veya şöyle düşünmelidir: Türkiye İsrail’e katliamı durdurması için gerçekten tavır takınsa, İsrail bu kadar cüretkâr olmaya devam edebilir mi?
Türkiye tarihinde hiç bir zaman bu kadar zâlimlerin safında yer almadı. İsrail’in eli kanlı terörist liderleri Türkiye’yi hiç bir zaman bu kadar yol geçen hanına çevirmedi.
Cüretkâr zalimler, hiç bir zaman Türkiye üzerinden komşu kardeş ülkeleri vurmak için proje üretemedi veya en azından bunu ilan edemedi.
Onlara bu cür’eti kim verdi?
28 Şubatçı hainler verdi!
28 Şubat Türkiye’nin mukavemet sistemine karşı yürütülen, sömürgeci güçlerin bir çökertme harekatıydı. Bu harekat için içeriden kuvvetli işbirlikçiler buldular. Bu işbirlikçilerden birinin söyledikleri bir gün kendisine yedirilmezse, Türkiye’nin kendini savunması, ayakta durması mümkün değildir.
Bu adamın tavrı şunu gösteriyor: Türkiye’nin düşmanları aynı zamanda onun kültürünün, milli varlığının ve bilhassa dininin düşmanlarıdır. Bunlara dost olup da, dindar olup da Türkiye’ye düşman olmak mümkün değildir!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi