Faruk Çakır

Faruk Çakır

Laikliğe çekidüzen

Laikliğe çekidüzen

Laiklik çok tartışılan, ama ne olduğu konusunda tarafların ikna olamadığı bir konudur. Yeri geldiğinde bu tâbir inançlara baskı aracı olur, yeri geldiğinde de ‘çağdaş’lığın göstergesi olarak sunulur. Bu tâbirle başlatılan tartışmalarda en haklı itiraz noktalarından biri de Türkiye’de uygulanan ‘laiklik’in, hür ve demokrat dünyada uygulanandan farklı olduğu gerçeğidir. ‘Laik’ olan bir Avrupa ülkesinde memurlar başörtüleriyle görev yapabiliyorken, ‘laik’ olduğunu iddia eden Türkiye’de bu mümkün olmaz. “Niçin böyle?” sorusunun ise ikna edici bir cevabı bu güne kadar verilememiştir

Buradaki problem, Türkiye’de uygulanan laikliğin Fransa ve Rusya’da olduğu gibi ‘dine baskı aracı’ olarak kullanılmasından kaynaklanıyor. “Laiklik, devlet ile dinin birbirinden ayrılmasıdır; birbirine müdahale etmemesidir” şeklinde öğretilen bilgiler okul kitaplarında kalmakta ve uygulama çok farklı olabilmektedir. Şaka değil, zaman zaman ‘namaz kılma’yı dahi laikliğe aykırı bir davranış olarak yorumlayan idarecilerimiz olmuştur. Tabii ki bu yanlışların bedelini bütün bir millet olarak ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz.
Laikliğin merkezi kabul edilen Fransa’da da derin bir laiklik tartışması başlamış durumda. Okullardaki kantinlerde helâl et dağıtımı, yüzme ve beden derslerine katılım, Cuma günleri sokaklarda namaz kılınması, yüksek minareli camilerin inşaası ve minarelerden ezan okunması gibi konular, Fransa’da tartışılan konular arasında yer alıyormuş. (AA, 28 Şubat 2011)
Dikkatinizi çekmek isteriz: Bahsedilen ülke, Fransa ve benzer konular hemen hemen Türkiye’de de tartışılıyor. Şöyle düşünülebilir: Türkiye, itiraz edenler olsa da ‘Müslüman’ bir ülke. Buna rağmen İslâmî davranışlar Türkiye’de tartışılıyorsa, haydi haydi Fransa’da da tartışılabilir. Konu tartışıldığına göre demek ki Fransa’daki okullarda ‘helâl et dağıtımı’ yapılıyor, Müslüman kız öğrenciler inançları gereği yüzme dersine girmiyor, ya da girmek istemiyor, camiler yeterli olmadığı için Müslümanlar ‘mecburen’ sokaklarda namaz kılıyor (tıpkı, Taksim’de olduğu gibi!) ve hâliyle minarelerden de ezan okunuyor. Türkiye’de de ‘Ezan okunmasın’ ya da ‘Ezan Türçke olarak okunsun’ diyenler halen mevcut değil mi?
Fransa Başbakanı Francois Fillon, kendisinin de üyesi olduğu Halk Hareketi Birliği’nin (UMP), gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimi öncesinde, bu konuları tartışmaya açma niyetine karşı mesafeli olduğunu söylemiş. Fillon, “Fransa’daki Müslümanlar eğer tartışmadan incinecekse, ben buna tamamen karşıyım” demiş. Fillon, “konuyla ilgili olarak İslâmın değil, mevcut durum çerçevesinde laiklik kavramının tartışılmaya açılmasından yana olduğunu” da söylemiş.
Çoğu Kuzey Afrikalı 6 milyon civarında Müslümanın yaşadığı Fransa’da, 2004 yılında kanun çıkartarak orta dereceli devlet okullarında başörtüsü yasaklanmış, 2010 sonunda da, kamuya açık yerlerde yüzü tamamen örten giysilerle dolaşılmasına yasak getirilmişti. Bugün “İslâm dinî yerine laikliği tartışalım” diyorlarsa bunu her halde hayra alâmet saymak gerek.
Fransız tipi laikliği esas alan ve milleti canından bezdiren Türkiye de benzer konuları tartışıyor ve anlaşılan daha da tartışılacak. Son yıllarda çalışmalarını Türkiye’de yürüttüğü ifade edilen Hint kökenli Prof. Dr. Feroz Ahmet bunun sinyalini vermiş. “Türkiye sekülar değil, laisist bir cumhuriyetti” diyen Prof. Dr. Ahmet, “Sekülarizm, Amerika, İngiltere ve Avrupa’da var. Devletin dinî yok, ama bireyler ne isterse yapabilir. Din okulları var biliyorsunuz. Meselâ ABD’de farklı ırkların birbiriyle çıkmasına iyi bakılmayan okullar var. Yahudi okulları, İslâmcı okullar... Hepsi mümkün. Bu sekülarizm. Evet, Türkiye bu yönde gidebilir. Sekülarizm şu anda laisizmden daha fazla kullanılıyor. Evet, bu bir değişim” demiş. (Akşam, 28 Şubat 2011)
Bu tesbitleri yapanların niyetlerini bilemeyiz, ama Türkiye’nin ‘din ile kavga eden laiklik’ anlayışından uzaklaşması iyiye işaret olsa gerek. “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” demeye devam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi