Spor olur!
Bugün canım yazı yazmak istiyor!
Çünki doğru bildiklerimi özgürce yazmakdan beni alakoyan bir güç hissetmemekliğim yazı yazmayı benim için anlamsız kılmıyor!
Ayrıca bu sabah uyanınca ellerimi kelepçeli melepçeli de görmedim. Zâten öyle olsaydı dahî sökreterlerimden birini, meselâ Melahat’i yâhut Lisette’i, çağırıp söylemek istediklerimi ona dikte eder yine gazeteye ulaştırırdım.
Kaldı ki ben Nedim ve Ahmet’in “onurumuz” olduğu kanaatinde de değilim. Bizim Onurumuz ilâmâşallah arslanlar gibi CHP’deki maqâm-ı muazzezinde oturuyor ve onun “Dersim’de öyle hoş şeyler oldu ki tadından yenilmez!” kıvâmındaki lakırdılarından zerre kadar rahatsız olmayanların bugün iki meslekdaş, savcının iddiasınca “gazetecilik dışı” birtakım faaliyetlerinden ötürü tutuklandı diye karalar bağlamalarını ben en azından “sellektif” bir ahlâk anlayışı sâhibi olmak zâviyesinden “tuhaf” karşılarım. Yâni seçici! İşine gelen olayları köpürtüp gelmeyenleri yok sayıcı!
O bakımdan kıymetdâr bir hanım arkadaşımızın “kadehlerimizi içeridekiler şerefine kaldırıp” kafayı çekme dâvetine icâbet etmeyeceğimi kemâl-i hörmetle ifâde etmekden kesbi- şeref eylerim, Efendim!
Bu “içerisi” denilen yer Café Marmara gibi bir mekân anlaşılan. Bir müddet sabrederseniz bütün görmek istediklerinize, hattâ maalesef görmek istemediklerinizden de önemlice bir bölümüne orada rastlamanız gayrı-kaabil-i ictinâb oluyor.
Toparlayacak olursak ben dün bir başka meslekdaşımızın akıl almaz bir yüzsüzlük ve pişkinlikle iddia et
diği üzere o içerideki arkadaşlara, nasıl olsa kendilerini savunacak durumda olmadıkları için kalleşçe vurmanın kimseyi “cız” etmeyeceği ve ancak kendisi gibi “yiğitlerin” onları savunmaya cesâret edebileceği yolundaki hayâsızca yalanı da tiksintiyle reddederim!
Bu edebsiz gibi “kasden” yâhut sâhiden odun kafalılık edenlere, bu sefer nihâyet o “odun” kafalarına dank etmesi (muhtemelen nâfile!) ümîdiyle son bir kere daha:
Ben en azından kendi hesâbıma bizdeki Allahlık hukuk mekanizmaları yüzünden sırf Balbay gibi bâzı isimlerin değil cümlenin yıllarca tutuklu kalmasından şiddetle müştekîyim ve bu durumdan nefret ediyorum ama bu son tutuklamalardan bâhusus “skandalize” olanlara da sormadan edemiyorum: Şu memleketde son 24 ay boyunca gazeteciler aleyhine 5.300’ü aşkın dâvâ açılır ve bunlardan sâdece “star, Zaman, Taraf, Sabah” gibilerin payına 3.000 küsûru düşerken o lânet olası bileklerinize hiç kelepçe melepçe geçmiyor muydu, a nalıncı keserleri?
Doğru bildiklerimizi özgürce yazamayacaksaymış!!! Acabâ hangi doğru bildiğinizi özgürce yazdığınız için hakkınızda kaç düzine dâvâ açıldığını bir zahmet fâşeder misiniz, Sultânım?
Kadehlerimizi “içeridekiler” şerefine kaldıralımmış! Acabâ panel haberi verdi diye “devlet sırlarını ifşâdan” hakkında dört buçuk sene istenenler için de bir fırt alabilir miyiz, Nâzenînim? (...kim büyütdü böyle bî-pervâ seni?)
Ama sizler yine Taksim’den
Galatasaray’a yürüyüş yapın,
spor olur!