Yılmaz Öztuna

Yılmaz Öztuna

Deprem ve tsunami

Deprem ve tsunami

Japonya, yüzyılın deprem ve tsunami (büyük dalga) felâketine uğradı. İnsan kaybı daha çok tsunami sebebiyle oldu. Zira 8.9 bile Japon binalarını yıkamadı. 1 dakika önce depremin geleceği haberini alan Japonlar, meskenlerinden, mekânlarından fırlamadılar. Panik görülmedi. Herkes sükûnet içinde felâketin sona ermesini bekledi. Dost Japonya halkına büyük geçmiş olsun!
Japonya, deprem konusunda dünyanın en deneyimli ülkesidir. Her alanda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden de biri... Türkiye’de deprem alanları var. Malzeme hırsızlığının olağanüstü yaygınlığı sebebiyle binalarımız dayanıklı değil. Büyük insan kaybına uğruyoruz. Deprem başlayınca halkımızın ilk işi sokaklara fırlamak, geceyi sokaklarda geçirmek oluyor.
Japonya nükleer santrallerinden birinden nükleer sızıntı olduğu iddiası ise teyid edilmedi.
İstanbul’da muhtemel bir büyük deprem senaryosu, bilen ve bilmeyen pek çok kişinin konuştuğu, yazdığı, ekrana çıktığı bir konudur. Bu kadar konuşmaya rağmen malzeme çalmadan inşaat yapmak için alınan tedbirlerin yetersiz kaldığını biliyoruz. Tarihî restorasyonlar bile acemi ellere düşüp çok büyük kültür kaybına uğruyoruz. İstanbul’da tsunami falan olmaz. Boğaz ve Marmara sahillerinde zaman zaman deniz yükselir ve sel baskını vuku bulur. Dere yataklarında yasa dışı inşaat rekortmeni de bulunduğumuz için, sel felâketinin boyutları artmıştır.
Depreme gelince, İstanbul, 558 yıllık Türk döneminde, iddia edilen çapta yalnız 3 (üç) depreme maruz kaldı: İlki Fetih’ten 56 yıl sonra 14 Eylül 1509’dadır. Fâtih’in oğlu İkinci Bâyezid padişahtı. Şehrin nüfusu -banliyölerle birlikte dahi- yarım milyonu bulmamıştı. Meskenler genellikle ahşaptı. Bu depreme Osmanlı küçük kıyâmet dedi. Büyük ve gerçek kıyâmetin ne olduğu malûmdur, kutsal kitaplarda yazılıdır.
İstanbul aynı çapta iki deprem daha yaşadı: İlkinden 257 yıl sonra 22 Mayıs 1766’da Üçüncü Mustafa döneminde ve bundan da 128 yıl sonra 10 Temmuz 1894’te -zamanımızdan 117 yıl önce- İkinci Abdülhamid devrinde... 1766’dakinde Fâtih ve Eyüpsultan Camileri’nin kubbeleri çöktü, yeniden yapıldı. 1894’tekinde Kapalı Çarşı çok zarara uğradı. Bu iki felâkette İstanbul nüfusu 1 ve 1.5 milyon, meskenlerin çoğu gene ahşaptı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz Öztuna Arşivi