Çanakkale mutâbakati
Zamanı geri alalım...
Çanakkale’den başlayalım mutâbakat aramaya.
Çanakkale’de, mezhep yoktur; dil yoktur; coğrafya yoktur... Orada bir tek ruh vardır.
Türksüz, Kürtsüz, Sünnisiz, Alevisiz, Anadolu’suz, Irak’sız, Arabistan’sız, Balkan’sız, Mağrip’siz tek bir ruh vardır. Tüm farklılıklardan arınmış, sadece vatan sevdasına düşmüş bir ruhtur bu.
Çanakkale, basit bir istatistik hesabı değildir. Ne insan, ne yüz ölçümü, ne mühimmat rakamıdır!... Tüm rakamlardan arınmış kutsal bir ruhtur Çanakkale...
Ne divizyonlardır, ne burundur, ne düzlüktür, ne tepedir, ne bayırdır Çanakkale!.... Çanakkale en büyük vatan kabristanıdır... Dilleri, mezhepleri, coğrafyaları çok farklı insanların yan yana yattığı bir kabristan!...
Çanakkale, Seyit Onbaşı ruhudur... Çanakkale, adsız kahramanların sevdasıdır, Mehmet Muzafferlerin azmidir... Açlığın imana, donanımsızlığın yürek gücüne, kimsesizliğin ruh çoğunluğuna dönüşmesidir Çanakkale...
Çanakkale, tarihin özetidir...
Çanakkale, imandır...
Çanakkale, halktır...
Köylüsüyle, şehirlisiyle; okumuşuyla, cahiliyle topyekun bir halktır Çanakkale...
Yönetenlerin, cephedeki askeri hor görmedikleri; onların kılık-kıyafetinden, inançlarından ve değerlerinden iğrenmedikleri tek vücut olmuş bir millet gücüdür Çanakkale!...
İmparatorluğun ağıtı, Cumhuriyetin müjdesidir Çanakkale!... Yani geçmişle geleceğin kesiştiği zamandır... Hüzünle sevincin; bitişle başlangıcın; tükenmeyle azmin harmanlandığı yerdir Çanakkale!...
Gelin, her şeyi, buradan hareket ederek yeniden tanzim edelim.
Var mısınız, “Huda’nın ebedî serhaddi”nden başlamaya?...
Namusunu çiğnetmeyen ve çiğnetmeyecek olan Asım’ın neslini anlamaktan başlamaya var mısınız?
Tevhidi, kanıyla kurtaracak olan Bedir arslanlarının kükremesinden başlamaya var mısınız?
Tüm ufuklara ve yönlere sığmayacak olan Çanakkale kahramanlarının sevdalarından başlamaya var mısınız?
Seyit Onbaşı’dan, Mehmet Muzaffer Bey’den, Akif’ten başlamaya var mısınız?
96 yıl öncesinden; 94 yıl öncesinin değerlerinden, aşkından, sevdasından, imanından başlamaya var mısınız?
Çanakkale olmasaydı, 19 Mayıs da, 23 Nisan da, 30 Ağustos da, 29 Ekim de olmazdı. Var mısınız bu tarihlere bir de 18 Mart’ı ekleyelim?...
Var mısınız, sivil toplum kuruluşlarına terk edilen, resmî görüşte sadece “Şehitler Günü”ne indirgenen Çanakkale’yi 19 Mayıs’la, millî hakimiyetle, Cumhuriyetle, Sakarya, Dumlupınar, Kocatepe ve İzmir’le barıştıralım?...
İşte zaferin yüzüncü yılına 4 yıl kaldı...
Var mısınız Ankara ile Çanakkale’yi barıştıralım?...
Var mısınız, Çanakkale ile helalleşelim?...
Cepheden, ruh çöküntüsüyle değil, kahramanca ve binlerce hikâyeyle dönen dedelerimizle barışmaya var mısınız?...
Çanakkale şehitlerinin, gazilerinin ruhunda birleşmeye var mısınız?...
Bunlar Çanakkale mutâbakatidir.
Çanakkale ruhu mutâbakatine var mısınız?...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.