Diyarbakır’da seçim havası
Diyarbakır siyasi partiler için son derece önemli bir referans bölgesi. Ve bölgede seçim havasına girilmiş durumda. Henüz adaylar belli değil. Ama ciğercilerden taksicilere kadar kimsenin seçimden başka bir şey konuştuğu yok. Dahası, hemen herkes, her türlü politik veriye de hakim. Hangi adayın bölgeye ne getireceği, kim seçilirse bölge için daha faydalı olabileceği gibi tartışmalar yapılıyor sokaklarda. Pratikte zaten olması gereken bir duruma neden hayret ettiğimi bilemiyorum. Yani kendilerini temsil edecek olan isim hakkında fikir alışverişi yapılması, en iyisinin seçilmesi için kafa patlatılması, beni neden şaşırtıyor ki? Alışkın olmadığım için mi acaba?
¥
Diyarbakır’da seçmenin ana kriterinin ideolojik olduğunu söylemeliyiz. Başka bir mesele, bugüne değin kavgasını verdikleri meselelerin önüne geçemiyor. Başbakan’ın 12 Haziran sonrası için randevu verdiği yeni anayasa, Diyarbakırlı seçmenin umudu. Üç ay sonra seçip Ankara’ya gönderecekleri isimlerin, Anayasa yapılırken, bölge önceliklerini gözetip gözetmediğine bakacaklar. Dolayısıyla da, oylarını kullanırken, kendi içlerinden birini seçme konusunda bir irade ortaya koyacaklarını söylemek mümkün. Bu da en basit tarif ile Diyarbakır’da doğmuş-büyümüş, sorunlara vakıf, kavgadan haberdar bir isim demek. Böyle 11 kişilik bir liste, o listeyi yapan partiye seçimi kazandırır. Çünkü henüz maç başlamış değil. Şartlar eşit. Kimsenin üstünlüğü yok. Eskimiş politikalarla, eskimiş bir siyasi anlayışla tercih yapılacak olursa, bu tercihi yapanların ödeyecekleri bedel de ağır olur.
¥
Dünkü yazımda Sezgin Tanrıkulu için, seçime girecek bir bölge arandığını yazmıştım. Bu aslında CHP’nin Diyarbakır’da hiç olmadığının tipik bir göstergesi. Dahası söylem ve tavırlarıyla, BDP seçmenine yakın olduğu zannedilen Tanrıkulu’nun, neden CHP’den aday olduğunu da kimse çözebilmiş değil. İki hayal kırıklığı var Ak Parti cephesinde de. (belki çok vardır, kimsenin hakkını yemek istemiyorum. Ben duyduklarımı yazıyorum) Mazhar Bağlı ve Efkan Ala’nın, seçimlere girmeyecek olması, en azından sürpriz olmuş gibi görünüyor. Haşim Haşimi ve Ömer Serdar Kaplan gibi isimler ile ilgili olarak da kamuoyunda beklenti yüksek. Ve bir de temayül yoklaması kavgası var Ak Parti’de. Hakikaten temayül yoklamasından çıkan sonuca göre mi liste yapılacak, onu bilemiyorum. Ama Genel Merkezin, birkaç aday adayıyla, en azından telefonla, temayül yoklamasının kritiğini yapması şart gibi geliyor bana... BDP ise seçime Hatip Dicle ve Leyla Zana gibi isimlerle giriyor. Bu, kimlik meselesini önceleyen seçmen için çok cazip bir teklif gibi duruyor. Ak Parti’nin de bunu dikkate alarak çok sağlam bir listeyle çıkması gerekiyor. Süreç hiç kuşkusuz önemlidir. Yani içinden geçtiğimiz eylemsizlik dönemi bir yol kazasına kurban gitmezse, insanları gücendirecek demeçler verilmezse, Ak Parti, BDP’yi, 4 milletvekilinde bırakıp, 7 milletvekili ile 13 Haziran’ı karşılayabilir. Ancak bütün olumsuzlukların yaşandığını bile kabul etsek, 6-5’lik denge ya BDP lehine ya da Ak Parti lehine gider-gelir. Liste çok önemli. “Başbakan’ın karizmasına gidiyor bu oylar” diyenlere aldırmamak gerekiyor. Oyların yarısı Başbakan’ın karizmasına gidiyorsa diğer yarısı da gösterilen adaya gidiyor. Bu dikkatlerden kaçmamalı..
¥
Bir de not.. Diyarbakır’da taksici esnafı bugünlerde hayli dertli. Çünkü BDP’li Belediye, kentte “tek tip taksi” olsun düşüncesiyle, taksici esnafına arabalarını değiştirtip onları bankaya borçlandırmış. Zaten taksiye binmeye çok hevesli bir halk değil. Dolayısıyla çok ciddi cirolar da yapmıyorlar. Ciddi ödeme güçlüğü çekiyorlar. Bu da elbet sandıkta BDP’nin karşısına çıkacaktır. Kalın sağlıcakla.