Kösele ayakkabılı teröristler
KCK Operasyonları başladıktan sonra, içinde Kürtçü, liberal ve muhafazakarların olduğu bir muhalefet lobisi oluştu ilginç biçimde.
Argümanları şuydu: “Dağdan düz ovaya inin diyorsunuz ama düz ovada siyaset yapanları tutukladınız. Bu dağa çık demektir.”
İbrahim Tatlıses’e yapılan saldırı bu savunmanın ne kadar boş olduğunu ortaya çıkardı. Tatlıses, bağımsız milletvekili adayı olacağını açıkladı. Bu BDP’nin oylarının bölünmesi demekti. Şu an kafasında bir kurşun deliğiyle yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.
Saldırının içinde KCK’nın da olduğu kısa sürede açığa çıktı. İşte “sivil siyaset yapmamız engelleniyor” diyen KCK’lıların siyaset yapmak isteyen birine yaptıkları bu: Kafasına kaleşnikofla ateş etmek...
Kuzey Irak’tan gelen bir isme “yarım kalan işi bitirin” diye gönderilen mesaj tespit edildi. Nevruz öncesi Tatlıses’in öldürülmesi kafaya konmuş gözüküyor. Akşam’dan Devrim Tosunoğlu ilk günden itibaren konuyla ilgili oldukça aydınlatıcı haberler yapıyor.
KCK Operasyonu’na yönelik liberaller ve bazı muhafazakar isimlerin yaptığı eleştirileri bir kez daha gözden geçirmelerini öneriyorum, bu gelişme ışığında.
Tutuklanan KCK’lıların görünür işleri “siyasetçi”, “işadamı”, “belediye çalışanı”, “işçi” olabilir.
Şehirlerde faaliyet gösteren DHKP-C gibi pek çok örgütün elemanlarının da görünür işleri var zaten.
KCK, tıpkı DHKP-C gibi mücadele alanı şehir olan bir yapılanma. Bu yüzden PKK’nın şehir yapılanması deniyor. Bu nedenle de herkesin mücadele alanı olan şehirde görünür bir işi var. Sorun bu işlerini yaparken teröre bulaşıp bulaşmadıkları.
KCK iddianamesine baktığımızda tutuklu sanıkların gırtlaklarına kadar PKK’yla içli dışlı olduklarını görüyoruz.
Para toplama, haraç, belediye ihalelerinden komisyon, dağa eleman kazandırma, eylem zamanlamalarını planlama, provokasyon alanlarını belirleme, patlayıcı sevkiyatlarını sivil araçlarla yapma gibi açık açık yaptıkları pek çok teröristçe faaliyet var.
Bu faaliyetleri yapanların ayaklarında “mekap” yok diye, yaptıklarını görmezden gelemeyiz. Dağın lojistiği ve yönlendirilmesi KCK üzerinden yapılıyor.
Mafyayı besleyen en önemli kaynak “uyuşturucu”dur.
PKK, Türkiye/Avrupa hattındaki en büyük uyuşturucu sevkiyatçısı konumunda.
Haliyle bu işin perakendeciliğini yapan mafyayla çok yakın ve paralel ilişki içerisindeler.
Tatlıses’in vurulmasının Mafya/PKK organizasyonu ile yapıldığı açık.
Tatlıses’i vuracak mafyatik bir yapı, PKK’dan en hafifinden “icazet” almak durumunda. Çünkü Kürt kimliği bariz böylesi simge bir ismi vurduğunuzda, Türkiye’nin en büyük uyuşturucu sevkiyatçısını karşınıza alma riskiniz var. Bu da yer altı dünyasından kanlı biçimde kazınmanıza yol açar. Tek yol beraber yapmak ya da “icazetli” yapmaktır.
Tatlıses’in hayata tutunmuş olması bu ilişkilerin deşifresi açısından çok önemli.
İnşallah konuşur. Daha önce kendisinin korkutularak hem örgüt hem derin yapılar tarafından sömürüldüğü defalarca yazıldı. Hepsinde susmayı tercih etti.
Şehirlerdeki bu sömürüyü “Dağdaki mekaplılar” yapmıyor. Şehirdeki “Kunduralı KCK’lılar” yapıyor.
Bu yapı seçim hilelerinde baş rolde. Referandumda Güneydoğu’da sandığa gidenlerin nasıl tehdit edildiğini, araçlarının yakıldığını gördük.
Tatlıses operasyonu bir milat olmalı. Bağımsız bir siyasetçi adayını öldürüyorlardı nerdeyse. Seçimleri yönlendirmelerine, sandık hileleri yapmalarına fırsat verilmemeli.
KCK’nın seçim öncesi mutlaka büyük operasyonlarla kökü kazınmalı. Güneydoğu halkı sandığa rahatça gidebilmeli.
Korkmadan oyunu kullanmalı.
KCK’ya bugüne kadar yapılmış olan operasyonların ilk neticesini Pazar günü yapılan Nevruz kutlamalarında gördük.
Eskiden Nevruzlarda ve başka her fırsatta şehirleri savaş alanına çeviren yapının beli kırıldığı için, son Nevruzu binlerce insan kutladı ama kayda değer provokasyon yaşanmadı.
Huzur ve güven için KCK’ya bu operasyon kararlılıkla devam etmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.