Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Cem Boyner’in zehir zıkkım sözleri

Cem Boyner’in zehir zıkkım sözleri

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nde (TÜSİAD) 99.9 şiddetinde bir deprem var. Bu derneğin Yüksek İstişare Konseyinde ileri sürülen teklifler, Türkiye’yi Sevr Antlaşmasına bile hasret duyan bir ülke haline getirecek özellikler taşıyor.
Adamın biri arkadaşına demiş ki: Sana bir cümle söyleyeceğim sen de bana bu cümledeki yanlışları göstereceksin. Cümlem şöyle: “Hz. Ebubekr’in kızları olan Hasan ve Hüseyin Kerbela’da öldürüldüler!” Cümleyi dinleyen kişi gülmeye başlamış: “Birader demiş bu cümlenin bir tek doğru tarafı yok ki, ben sana yanlışlarını göstereyim. Çünkü bu senin cümlen, baştan sona yanlışlarla dolu. Evvela Hz. Hasan ve Hüseyin kız değillerdir. Bunlar Hz. Ebubekir’in değil Hz. Ali’nin oğullarıdır. Hz. Hasan Kerbela’da değil, çok daha önce zehirlenerek öldürülmüştür. Hz. Hüseyin de Kerbela’da öldürülmemiş şehid edilmiştir!..”
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulu’nda ileri sürülen teklifler, yukarıdaki cümleye benziyor. Türkiye’yi yok edecek felaketlerle yüklü görüşler, TÜSİAD toplantılarında ileriye sürülmeye başlandı. Hatta o kadar ki, bu dehşetli teklifler kabul edilecek olsa, TÜSİAD’ın başında bulunan Türk kelimesi de savrulup gidecektir, yani Türk Sanayici ve İşadamları Derneği başlığı çekilip gidecek, yerine Sanayici ve İşadamları Derneği oturacaktır. TÜSİAD toplantılarında “Ülkenin birliği, bütünlüğü insanları hürriyetlerinden önemli değildir! Yani Türkiye 30 parçaya bölünebilir. Her topluluğun diliyle eğitim yapılabilir. Devletin resmî dili Türkçe olmayabilir. Başkentimiz, Ankara’dan başka bir şehre kayabilir. Ay-yıldızlı al bayrağımız değişebilir...” gibi meseleler konuşuluyor. İddia ediyorum: Haçlı orduları bile; Türk’ten, Türkçe’den, Türkiye’den, Ay-yıldızlı bayraktan bu kadar rahatsızlık duymamışlardı.
Lütfen dikkat buyurun: Cem Boyner isimli bir adam, TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulunda zehir zıkkım cümlelerle konuşuyor. Hatta büyük bir pervasızlıkla diyor ki: “Bütün Türkiye’nin vatandaşlarından, Aleviler dahil, topladığınız vergileri, Sünnilere hizmet vermek için Diyanet İşleri vasıtasıyla dağıtıyorsunuz!” Bu nasıl köksüz, bu nasıl akılsız, mantıksız, idraksiz bir değerlendirmedir? Cem Boyner, esasında Diyanet İşleri Başkanlığının varlığından rahatsızlık duymaktadır. Türkiye’de, hâlâ Marksist bir kafa taşıyan, dine ve dince mukaddes sayılan uygulamalara şiddetle saldıran kişilerin yanlarına geçerek konuşmaktadır. Tabii onun bu iddialarında, Aleviliği İslâmın tamamen dışında gören, hatta Alisiz Alevilik iddiasında bulunan Ateist ve Marksist görüşlerin de payı çoktur. Ama böyle safsataların millet hayatımızda yeri olmamalıdır. Cem Boyner, TÜSİAD gibi bir kuruluşta, milli birliğimizi dinamitleyecek sözler söylüyor. Devlet, Alevilerden aldığı vergilerle, Sünnilere hizmet veriyormuş. Bu uygulamaya son verilmeliymiş.
Pekala! Yarın İzmir’de, Antalya’da, Denizli’de, İstanbul’da... yaşayan Türk asıllı iş adamları bir araya gelerek şöyle derlerse Cem Boyner kafasıyla buna nasıl itiraz edebiliriz: “Biz Türk’üz! Bizden alınan vergilerle devletimiz Kürtlerin yaşadığı köylere, kasabalara, şehirlere nasıl yol, okul, hastane yapabilir? Bu uygulamayı istemiyoruz!”
Yarın, Yahudi, Rum, Ermeni iş adamlarımız, vatandaşlarımız meydanlara çıksalar: “Biz Türk değiliz! Müslümanlığı da katiyyen kabul etmedik, etmiyoruz. Devlet bizden topladığı vergilerle Türklere ve Müslümanlara nasıl hizmet götürür!” diye bağırsalar Cem Boyner kafasıyla, mantığıyla, öfkesiyle bu iddialara nasıl cevap verebiliriz? Dokuz değil, doksan dokuz şiddetindeki depremlerle karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye, çok sancılı bir dönemden geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi