Kitap vakası
KARMAŞIK olaylarda aşırı genelleme yapılarak ‘ak’ ya da ‘kara’ damgası vurulmasını daima eleştirdim. Ergenekon’a da böyle bakıyorum, Ahmet Şık’ın ‘yayınlanmamış kitap’ olayına da...
Ergenekon soruşturmasını açmak için ortada hem “darbe hazırlığı” hem “şiddet” unsurları açısından “kuvvetli şüphe” sebepleri mevcuttur.
Onun için, “ortada bir şey yok, Fethullahçı polislerin düzmecesi” demek yanlıştır.
Bununla birlikte, gerek soruşturmalarda gerek yayınlarda ölçü kaçırılmış, tarihi hadiselerin ardında bile Ergekon keşfedilmiştir. Ergenekon, hukuki tanımı muğlak bir “heyula” ya dönüştürülmüştür. Bu sayede her türlü ‘muhalif organinasyon’a Ergenekoncu damgası vurulabiliyor.
Fakat öbür kesim de ‘cemaat’i bir “heyula” haline getirmiştir, bu sayede Ergenekon davasını tümüyle “Fethullahçı polislerin operasyonu” diye damgalıyorlar.
‘Kitap vakası’na da ben ‘heyula’ları bir kenara bırakıp iki açıdan bakıyorum; siyasi ve hukuki...
Cemaat hakkında kitaplar
Siyasi bakımdan “dokunan yanıyor, Hitler bile yayınlanmamış kitap yakmamıştı” gibi laflar boştur.
Nitekim, Gülen ve hareketine “dokunan” bir çok yayın yapılmıştır. Yıllardan beri Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya... Sözcü’den dostum Saygı Öztürk, Gülen ve hareketi hakkında eleştirel bir kitaplar ve bir çok yazılar yazmışlardır...
Zübeyir Kandıra’nın aynı şekilde bir kitabı vardır. Başka kitaplar da var.
Bu yazarlar haklarında soruşturma bile açılmadı; elbette açılmamalıydı da...
Bu yayınlardan dolayı kimse “yanmamış”, haklarında soruşturma da açılmamıştır; açılmamalıydı da elbette...
Hatta, Gülen hareketine katılıp sonra ayrılarak hareket aleyhine hem de hukuken suç teşkil edecek isnatta bulunanlar olmuş, bunun üzerine savcılar cemaat hakkında soruşturmalar açmış ama suçlayanlar “yanmamış”, haklarında soruşturma bile açılmamıştır.
Ahmet Şık’ın yayınlanmamış kitabına gelince... Soruşturma ve elkoymaların sebebi “kitap yazmak” değildir, savcılık “örgütsel ilişki” görüyor. Benim eleştireceğim konu da budur!
Örgüt ne demek?
Resmi rapora göre, kitabın amacı, “Ergenekon soruşturmasının Fethullah Gülen cemaatince yürütülen bir tertip ve düzmece” olarak göstermiş... Hatta cemaat, polis teşkilatını “paralel ordu” haline getirdi diye yazıyormuş...
O kesim de cemaati böyle “heyula” olarak görüyor.
Belli ki, “İmamın Ordusu” kitabının yazılmasına bir kesimden katkıda bulunanlar olmuş.
Ahmet Şık tutuklandığında sadece “yoldaşlar”ına ve “Kürt halkına” seslenen bir çağrı yaparak siyasi çizgisini ortaya koymuştur.
Ama bunlar suç değildir.
İktidar aleyhine örgütlü faaliyetlerde bulunmak, bu amaçla kitap yazmak ve “mahkemedeki davayı itibarsızlaştırmak” için yayınlar yapmak da suç değildir!
Suç olması için, bu faaliyetlerin “darbeye hazırlık eylemi” niteliğinde olması veya “şiddet” içermesi şarttır! Ancak o zaman yasa dışı örgüt diyebilirsiniz.
Nedim Şener’i daima tenzih ediyorum.
Peki, Ahmet Şık için bir “şiddet” unsuru veya askerin darbe yapması için “hazırlık eylemi” var mı?
Bilinen delillere göre, hayır!
Bu durumda gazete basmak, bilgisayar kayıtlarını silmek, kişilere Ergenekon heyulasının elemanları gibi işlem yapmak hukuka aykırıdır. “Bekleyelim” denilemez, eleştirilmelidir ki yargı dikkatli olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.