Başbakan Irak’ta iken
Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak’a kısa, fakat olağanüstü önemli, bir o kadar anlamlı ziyarette bulundu. Orta Doğu’nun geleceğini değiştirecek olaylar öncesinde yaşadığımız şu günlerde, ilgili bütün dünya devletlerine Türkiye’nin izlediği ve doğru gördüğü politikanın ilkelerini anlatan mesaj verdi.
Bu bir Orta Doğu’da barış programı ve teklifidir. Batı’nın Osmanlı sonrasında alt üst ettiği muazzam coğrafyada, hakkaniyet ve hürriyet, mümkünse demokrasi üzerine kurulacak yeni barış düzeninin yerleşmesinin mümkün olabildiği nisbette zayiatsız gerçekleşmesini savunan bir projedir. Pek çok zoru yenmesini becermeden mümkün değildir.
Dünya petrol-gaz rezervinin üçte ikisinin bulunduğu bu coğrafyada, köhnelikten çatırdayan, çatırdadıkça kitleleri rahatsız kılan düzenin yenilenmesinin, ancak sert ve radikal tedbirler ve girişimlerle mümkün olabileceğine inanan devletler de var. Açıkçası bu da savaştır. Savaşın çapını ise Allah bilir.
Sayın Erdoğan, Hazret-i Alî Efendimiz’in yattığı Necef şehrini ziyaretle, bir Sünnî-Şîî çatışmasının saçmalığını ve Türkiye’nin tarafsız görüşünü simgeledi. Sonra Kürdistan otonomisinin başkenti Erbil’i resmen ziyaret etti. Pankürdist başkan Barzani ile akşam yemeği yedi, sohbet etti. Fiilen üçe bölünen ve gene fiilen Amerika işgalinde bulunan Irak’a barış, uyum, demokrasi içinde kalkınma telkin ve teklif etti. Kürdistan’ın bayındırlığında Türkiye iş adamlarının ağırlığı açıktır.
Suriye gibi Irak da Türkiye’nin akıttığı su ile yaşamaktadır. Demirel-Özal, hattâ Ecevit politikası, hak edilenden fazla su vermekti. Buna rağmen Erdoğan’dan önce Suriye de, Irak da fazlanın fazlası talebiyle Türkiye’ye musallat oldular. Fırat-Dicle sularını Türkiye gibi Irak ve Suriye’nin de barış içinde kullanmasını öğrenmesi gerekir.
Suriye’de köhne bir düzene karşı başlayan eylemlerin çok büyüyeceği ve İran’a sirâyet edeceği beklenen bu günlerde, arada bulunan Irak’ta barışın değeri önem kazandı. Tabii mümkün olabildiği nisbette... Türkiye Başbakanı, insanlarının birbirine girdiği, medeniyetin beşiği Irak’ta, sulh havarisi gibi karşılandı.
Dünkü yazımda (Hama katliâmı), yanlışlıkla (Hamas katliâmı) olarak çıktı, özür diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.