Serdar Arseven

Serdar Arseven

Eğitimciden gençlere taktik!..

Eğitimciden gençlere taktik!..

YGS, Şifre, ÖSYM, Sınav, Yarış bitmez tükenmez tartışmalar...
Yazdık ya, kafayı bunlara yormaktan, morali bozmaktan ve “esas sınav”da çakmaktansa, işimize bakalım...
Dünkü yazımız hayli ilgi çekti...
İlgilenenlerden biri de, ünlü eğitimci Abba Vite idi...
Ondan bir tavsiye...
Uyup uymamak size kalmış...
Prof. Dr. Abba Vite der ki,
“Türkiye’deki okullarda hayata yarar bilgiler sunulmuyor. Aslında bilgi de sunulmuyor. Hele yöntem hiç sunulmuyor.. Hocaların büyük bir bölümü mesleğinden bıkmış durumda. Başta geçim sıkıntısı, bir dolu dert... Sınıflar kalabalık, öğrenciler kabiliyet ve ilgi alanlarına göre yönlendirilmiş değil. Velileri gönderdiği için okula gitmek zorunda kalan milyonlarca çocuk...”
Bunları biliyoruz da yapılması gereken ne?..
“Açıköğretim Lisesi büyük bir imkan...
Çocuğu devam mecburiyeti olan bir okula göndereceğine, Açık Öğretim Lisesi’ne devam ettir...
Orada yanlış cevap doğru cevabı götürmüyor. Dersler nispeten daha az yüklü. Sistem, çoktan seçmeli ve tekrar edeyim yanlış yapmak serbest!.. Çocuk buradan diplomasını rahatlıkla alır... Ve üniversite imtihanında avantaj sağlayacak bir not ortalamasıyla alır.”
Başka?..
“Dört yıl boyunca derslerinin çoğu boş geçen, dolu olanları da ‘Sen sus, sen arkana bakma, önüne bakma, hey kırarım kafanı oraya gelirsem’ tantanasına kurban giden bir okula göndereceğine; mesela bir dershaneye devam etsin çocuk... Dershane, Açık Öğretim İmtihanlarına da fayda eder. Ve daha önemlisi üniversite imtihanına canavar gibi hazırlanır çocuk. Kesinlikle iyi bir bölümü kazanır!..”
İyi ama çocuk asosyal olmaz mı? Arkadaşlık, dostluk, bunlar ne olacak?..
“Okullar çocuğu sosyalleştirmiyor. Ya da tehlikeli sosyal grupların içine itiyor. Çeteleşme malûm, zararlı alışkanlıklar ilköğretim beşinci sınıfa kadar inmiş durumda. Dershaneler, biraz daha amaca yönelik öğrencilerin toplandığı yerler. Oraya, sınava hazırlık için yani bir amaca ulaşmak için devam ediyor çocuk. Orada da arkadaşları olur, mahallede zaten arkadaşları var... Devam mecburiyeti olan bir okula mahkûm değil yani!..”

Meslek eğitimi almak isterse?..
“Onun için de Açık Meslek Okulları var. Çocuk orada okur, mesleğine uygun bir yerde de çalışır. Hem teori, hem pratik... Daha okulu bitirmeden işi hazır olur!.. Okulu bitirmeden usta olur çocuk!..”

Bu sistemin başka faydası var mı?..
“İşin üzerine düşen başarır; koskoca dört sene bu!.. Mehmet Emin Ali Paşa, doğru dürüst kitabın olmadığı, bugünkü imkanların hiçbirinin mevcut olmadığı bir dönemde neler yapmış bir bak da, dört yılda dört lisanın öğrenilmesinin imkansızlığından bahset!...
Kardeşim, çocuğun vaktini köhnemiş okullarda, saçma sapan bir keşmekeşin içinde tüketmeye ne gerek var!..”

Bu Mehmet Emin Ali Paşa?..
Ali Rıza Efendi’nin oğlu...
Mısır Çarşısı’nda sıradan bir aktar.
Kapıyı her akşam o kapatırdı...
Mehmet Emin Ali Paşa’nın lâkabı da buradan kaldı:
‘Bevvab’ın (kapıcının) oğlu!..
Küçük bir esnafın oğlu, o günlerde bulabildiği kitaplardan ve bulabildiği yabancılardan Fransızca öğrenmeye meraklanmış...
Ve gelip giden müşterilerden birinin aracılığı ile Divan-ı Hümayun kalemine girmiş...
Bu sayede seçkin bir çevreye kapak atan bu zat, Fransızcasını iyice ilerleterek, Tercüme Odası’na girmiş...
Daha sonra Divan-ı Hümayun tercümanlığı, Londra elçiliği, Paris maslahatgüzarlığı...
Ve en sonunda sadrazamlık!..

Paşa bir Tanzimatçıydı...
Amel defterinin ne durumda olduğu kimseye malûm değil...
Herkese malûm olan ise, vaktini doğru değerlendirenin o şartlarda nerelere gelebildiğini gösteren bir misal teşkil etmesi...

Vakti, sistemin labirentlerinde tüketmektense...
“Kısa ve emin yolları” araştırmakta büyük fayda var!..
Dolayısı ile ben, “Abba Vite teklifi”ni tuttum!..
“Almanya’dan göçen Siyonist profesörlerin” hazırladığı eğitim modelinde kaybolup gitmekten başka yollar da var!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi