Üniversiteye girişte modüler sınav sistemi
İki milyon insan üniversite kapısına dayandıysa, elbette sınav sorunu da o kadar büyüyecektir. Çünkü kütle büyüdükçe, sorun da büyüyecek, karmaşıklaşacak ve çözümü de zorlaşacaktır.
Yıllardan beri yaşanan üniversiteye giriş sınavında ve ÖSYM’nin yaptığı diğer sınavlarda sorun yaşıyoruz. Saymadım ama 1970’ten beri, 10 kadar sınavda sorun çıktı ve iptal edildi. Yani ilk defa karşılaşmıyoruz sınavda sorun çıkması ve iptal edilmesi ile. Kitleleri etkilemek için yapacak bir şeyleri veya projeleri olmayan muhalefetin car car ettiğine ve mal bulmuş Mağribî gibi saldırdığına bakmayın; ben bildim bileli bu sınavlarda hep sorun çıkar. Bazıları duyulur bazıları duyulmaz. Bazen üstüne gidilir; bazen gidilmez... (ÜDS’de, İngilizce metni yazıldığı gibi okuyan ve en basit bir cümleyi bile anlayamayacak olanların 89 civarında not aldığını ama üzerine gidilmediğini biliriz biz. Konuşturmayın şimdi beni...)
Eskiden bir güven mi vardı ne; vatandaş devletin yaptığını pek sorgulamazdı. Şimdi sorguluyor ve en ufak bir aksaklıkta ayağa kalkıyor. Vatandaşın hakkını araması açısından bu iyi bir şey mi; yoksa devlete olan güvenin kaybolduğunun bir göstergesi mi?... Şâyet ikincisi doğru ise, yandı gülüm keten helva. Bir sınavda bile devlete güvenmeyen vatandaş, başka konularda ne yapacaktır ki?...
Dikkat edilirse, ÖSYM ve yaptığı sınavların güvenilirliği konusu, son yılda güncellik kazandı. Sırf güvenlik sağlanacak diye, sınıflara saat asmalar; öğrencilere şeker, kalem, silgi ve su vermeler... Sınavı yapacak olan öğretim üyelerinin üzerindeki telefon, saat, anahtar ve bozuk paraları bile dışarıda bırakmalar... Şimdi de, her binaya cep telefonu sinyallerini kesecek jammerler ve sınıfların gözetleneceği kameralar takılacakmış... Noluyoruz yaaa?.. Siber savaşa mı giriyoruz? Sorun sınav salonlarından mı kaynaklanıyor; merkezden mi? Alınan tedbirler, sınav yapan hocaları töhmet altında bırakacak cinsten. Valla bu gidişle ÖSYM sınav yapacak öğretim elemanı bulamazsa, hiç şaşmam. Nitekim kendilerine güvenilmediğini söyleyen öğretim elemanlarının homurtuları yükselmeye başladı.
ÖSYM’siyle, matbaasıyla, sınavı yapanlarla ve sınava girenlerle, bu sistem artık çürümüştür ve çökmüştür. Bu sistemin iyileştirilecek tarafı yoktur.
Fıkrayı bilirsiniz: Adamın biri camide, “Allah’ım görmez gözümü gördür, tutmaz elimi tuttur, kırık bacağımı iyileştir, hasta mideme sağlık ver, tekleyen kalbimi düzelt...” diye dua ediyormuş. Yanındaki Baba Erenler, “Yahu!... Allah senin hastalıklarını iyileştirmekle uğraşacağına, yeni bir kul yaratır” demiş.
Fıkradaki gibi, her taraftan dökülen bu sınav sisteminden vaz geçilmelidir. Bakıyorum da, çözüm teklifleri, hep bu sistemin ıslahı yönünde. Yani, çözüm peşinde koşanların ufkunu gene bu sakat sistem belirliyor.
Bir kere, sistemi düzeltmeye ilkokuldan başlamalıyız ve üniversitelerin önündeki bu birikmeyi ortadan kaldırmalıyız. Millî Eğitim’in okullarını bitirmiş bir öğrencinin hayata atılmasını pratikte gerçekleştirmeliyiz ve buna matuf olarak da kanunlar çıkarmalıyız ki bir işe girmek için ille üniversite diploması aranmasın.
Ayrıca, sınavlar da diğer gruba tesir etmeyecek olan bir modüler sistem ile yapılmalı. Çeşitli modüller oluşturulabilir ve bir modüldeki olumsuzluk, diğer modülleri etkilemeyebilir.
Veya radikal ve kesin çözüm: Liseyi bitiren herkes üniversitelere girer. Bir-iki sene derslere girip çıkarak ne okuyacağına veya üniversitede okuyup okumayacağına karar verir. Yoksa biz daha çoook sınav yolsuzluğu tartışarak boşuna enerji kaybederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.