Devlet “Tuluat” Tiyatrosu!
“Tiyatrosu” olan nadir devletlerden olmalıyız. Elbette, totaliter devletlerin tiyatrosu da olur, operası da, arenası da!
Türkiye’nin totaliter geleneği bütün alanlarda tesirini kaybetmişse bile, kültürel alanda hükümranlığını sürdürüyor.
Devletin tiyatrosu var, operası var, balesi var...
Eskiden yalnız Ankara’da vardı, şimdi İstanbul’a, İzmir’e ve başka bazı şehirlerimize yayıldı.
Kültür Bakanlığı bütçesine bir bakacak olursanız, bütçenin büyük bir bölümünün bu kurumlara aktarıldığını göreceksiniz. Bunlar kültürün öz evlatlarıdır, geri kalanı üvey!
Türkiye’de opera mensuplarının beş-on katı opera seyircisi bulunur. Aynı durum bale için de sözkonusudur.
Hatta bir aralar, opera ve baleye verilen destekle bu alanın seyircilerinin, dünyanın en ünlü opera ve balelerininin icra edildiği ülkelerin sahnelerine gönderilebileceği ve belki de bunun daha da ucuza geleceği iddia edilmişti!
Türkiye her alanda liberalleşiyor, özelleşiyor.
Kültür alanı istisna!
Yeni tiyatro, opera, bale sahneleri açılıyor ve bununla da övünülüyor!
Devlet bu sanatları desteklemeli mi?
Devlet her türlü sanata destek vermeli. Bunda şüphe yok. Fakat böyle doğrudan değil. Devletin tiyatrosu, operası, balesi olmamalı. Ama devlet bu alandaki kaliteyi yükseltici desteği vermeli. Hatta şimdiki bütçeden daha fazlasını harcamalı, fakat oyuncuları, opera sanatçılarını, balerinleri ve baletleri devlet memuru yapmamalı!
Bu devletli kurumlardan en çok halkın rağbet ettiği elbette tiyatrodur. Devlet Tiyatrosu, İstanbul Şehir Tiyatrosu ile birlikte ülkemizde gerçekten marka olmuş, bu sanatın gelişimini ciddi şekilde etkilemiştir.
Bu işin bir tarafı. Diğer tarafı ise, Devletin tiyatrosu, devletin ideolojisini yayma mantığından bir türlü vazgeçmemiştir.
Devlet tiyatroları tekse bağlı oynar. Yani metinli tiyatrodur.
Fakat geçenlerde bir vak’a cereyan etmiş.
Başbakanımızın kızlarından biri, bir kız arkadaşı ile tiyatroya gitmiş.
Genç Osman temsili varmış.
Turan Oflazoğlu tarihi oyunların usta yazarı.
Metin onun. Ne yazacağını ve nasıl yazacağını iyi bilir.
Devlet Tiyatrosu oyuncuları da o tekse uygun olarak oynar.
Fakat o ne?
Devlet Tiyatrosu’nun yeniçeri rolü oynayan bir sanatçısı, sahnenin önüne gelerek acayip hareketler eşliğinde “doğaçlama laiklik propagandası” yapmış!
“Doğaçlama”, yani metinsiz, aklına estiği gibi, yani “tuluat” tarzında!
Buna inanmadım! Çünkü Devlet Tiyatrosu’nun esas metni işte bu şimdi tuluat süsü verilen laiklik propagandasıdır!
O yeniçeri rolü oynayan artis, zahiri metni değil, asıl metni okumuştur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.