Parti Kapatma, MHP'nin Teklifi ve Sistem
Cumhurbaşkanı seçiminde MHP olumlu bir yol izleyerek Abdullah Gül’ün seçilmesinde önemli rol oynadı.Türban konusunda da MHP’nin tutumu müspet’ti.Erdoğan’ın İspanya dönüşü yaptığı açıklama üzerine MHP gerekli desteği vermeye hazır olduğunu söyledi.
Söylediğini de yaptı .
Türban oylamasında 411 oyun çıkması bu desteğin bir sonucuydu.
Yargıtay başsavcısının AKP aleyhine açtığı kapatma davasından sonra gözler MHP’ye çevrildi.MHP’nin duruşunu sürdürüp sürdürmeyeceği merak ediliyordu.Kısa bir tereddüt faslından sonra MHP parti kapatmanın zorlaştırılmasıyla ilgili Anayasa değişikliğine destek vereceğini belirtti. Kendi formülünü de,Partileri kapatmak yerine –kişileri- cezalandırmak olarak özetledi.
MHP’nin teklifi medya’da uzun süre tartışıldı. Kimi çevreler de -Erdoğan’ı ver, partini al -diye takdim edilen teklif, AKP cenahından hüsn-ü kabul görmedi, ama Laik çevreler tarafından zımnen desteklendi.
MHP’nin teklifi üzerine çok şey yazılmasına rağmen meselenin bu yönü hiç irdelenmedi..AKP’nin her türlü arayışını etik dışı ilan eden çevreler, nedense MHP’nin teklifi karşısında susmayı tercih ettiler.
Bu suskunluğu-sükut ikrardır-fehvasınca ele alırsak laik çevrelerin aslında kapatma davasıyla neyi hedeflemiş olduklarını da anlarız.
Yargıtay başsavcısı açtığı davada AKP’nin kapatılmasıyla beraber, 40 civarında Milletvekilinin de siyaset’ten yasaklanmasını,yani milletvekilliğinin düşmesini istiyor. MHP’nin teklifi kabul görseydi AKP kurtulacak, ama 40 milletvekilini kaybederek 300 milletvekiline düşecekti.Bu sayı hükümet kurmaya yeten, lakin Anayasa’yı değiştirmeye, en azından değişiklikleri referanduma götürmeye yetmeyen bir rakam.Böyle olunca da AKP’nin CHP ile, MHP ile uzlaşmadan Anayasa’yı değiştirmesi,temel meseleleri çözmesi mümkün olmayacaktı.
İşte Laik çevrelerin MHP’nin teklifini sükutla karşılamasının sebebi budur.
Statükoyu değiştirecek gücü olmayan bir AKP sistem için hiç bir tehdit oluşturmaz.
çünkü,Anayasayı değiştiremez, demokratik açılımlar yapamaz, temel meselelerde çözümler üretemez,eski hal devam eder.
üstelik böyle devam eden bir parti kolay hırpalanacağı için, bir daha ki seçimde de kolay lokma olur.
önceki seçimde AKP Anayasa’yı tek başına değiştirecek çoğunluğu elde etmiş,ancak Ahmet Necdet Sezer faktörü yüzünden sistem kendini tehdit altında hissetmemişti.Buna AKP’nin kendini meşrulaştırmak için uyguladığı politikalar da eklenince mesele kalmamıştı.
22 Temmuz seçimlerinden sonra, AKP’nin meşruiyet sorununu aştığını düşünmesi, başta yeni Anayasa olmak üzere temel meselelerde önemli reformlar yapmaya hazırlanması statüko’nun ürkmesine, kartlarını açmasına vesile oldu.
Demek ki, sistemin esas korkusu,AKP den değil, AKP’nin sistemi değiştirecek güce erişmesinden kaynaklanıyor.
AKP o gücü kaybettiği takdirde, sistemin AKP’yi tolore edebileceği, MHP’nin teklifine verilen tepkilerden anlaşılıyor.
Bu durumda, MHP’nin teklifini de, herhalde sadece MHP’nin teklifi olarak düşünmemek gerekiyor….