Fransa’nın Peçe Yasağı
Türkçede peçe Arapçada nikab olarak adlandırılan yüz örtüsünün gerekliliği konusunda fıkıhta farklı hükümler vardır. Fakat bazı zamanlarda kadın bulunduğu ortama ve şartlara göre bunu kendi açısından bir ihtiyaç olarak görebilir.
Kur’an-ı Kerim’de Müslüman hanımların tümüne hitap eden tesettürle ilgili âyeti kerimede şöyle buyrulur: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: Cilbablarını üzerlerine alsınlar. Bu onların tanınmaları ve böylece eziyet edilmemeleri için daha uygundur.” (Ahzab, 59) Cilbabın bütün vücudu örten dış elbise olduğu hem kelimenin Resûlullah (s.a.s.) dönemindeki Hicaz Arapçasındaki kullanımından biliniyor hem de tüm tefsirlerde ifade ediliyor. Buna binaen başörtüsü konusunda herhangi bir ihtilaf yoktur. İlim adamları fitne ve rahatsız edilme endişesinin bulunduğu ortamlarda yüzü örtmeyi de bazen gerekli bazen faydalı görmüşlerdir.
Tabii Fransa’da yaşayan Müslüman hanımlar bütün bunların fıkhî boyutunu oradaki yönetimle tartışacak değiller; tartışsalar da bir faydası olmaz. Onlar zorunlu olarak konuyu Avrupa’nın kendini kabul ettirmede ve uygulamalarını meşrulaştırmada kullandığı “insan hakları” çerçevesinde ele almak durumundalar.
Batı’nın ister başörtüsü ister yüz örtüsü olsun Müslümanın tesettürüyle uğraşmasının sebebi de onun giyim kuşamından değil inancının gereğini yerine getirmesinden rahatsız olmasıdır. Bilindiği üzere Fransa bir dönem özellikle okullarda ve resmî kurumlarda Müslüman hanımların başörtüsü takmalarını yasaklamak için yoğun bir çaba harcamıştı. Hatta zamanın Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi’den de fetva almıştı. Tantavi, o zaman Fransa’nın İçişleri Bakanı olan Nicolas Sarkozy’nin konuyu kendisine sorması üzerine tesettürün Müslüman hanım için farz olduğunu, fakat Fransa bir İslâm devleti olmadığından bunu yasaklama hakkının bulunduğunu söylemişti. (Bu konuda 9 Ocak 2004 tarihli Cuma dergisinde yayınlanan yazımızı web sitemizde yani www.vahdet.com.tr adresinde bulabilirsiniz).
Fransa şimdi yüz örtüsüne yani peçeye yasak getirmekle bir istasyon geriden almak istiyor. “Nasıl olsa yüz örtüsü İslâm’da zorunlu değil ve yüzlerini örtmeyen milyonlarca Müslüman kadın var; Avrupa toplumuna da bu yüz örtüsü hiç yakışmıyor; öyleyse gelin bunu kişilerin tercihlerine bırakmayıp yasayla engelleyelim” dedi. Oysa biri kalkıp “nostaljik oluyorum” diye başına çuval geçirse kimse gidip “bunu niye başına geçiriyorsun; Avrupa toplumlarının gelenek ve anlayışına hiç yakışmıyor” demez. Nitekim Sihlerin kocaman kavuklarını kimse sorgulamaz. Asıl mesele kıyafet ve Avrupa toplumunun geleneği değil Müslümanın yaşayışından rahatsız olunmasıdır. Kıyafette Avrupa toplumlarını farklı kılan bir anlayış ve gelenek olduğu iddiası da tamamen boş bir iddiadır.
Sayın Başbakan R. Tayyib Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde gerçekten takdire değer bir konuşma yapmış ve Türkiye’ye Fransız kalanlara ağızlarının payını vermiş. Fransa’nın peçe yasağına getirdiği eleştiri de çok yerinde ve takdire değer. Sayın Başbakan “Avrupa’nın popülizm uğruna, seçim kazanmak uğruna, ayrımcılığı ve tek tipleşmeyi tercih etmesi tarihi bir yanılgı olacaktır. İnsani değerler başkasının hayat tarzına, inançlarına, dış görünüşüne saygıyı gerektirir. Bugün en son ihtiyaç duyduğumuz şey ötekileştirmedir, ayrımcılıktır, kutuplaştırmadır” demiş. Yerinde bir tespit. Aslında Avrupa’nın tek tipleştirme gibi bir hedefi de yok. Onun sorunu Müslümanca yaşamanın önüne nasıl geçeceği.
Fakat sayın başbakanın söz konusu eleştirisinde hedefe yerleştirdiği uygulamaların ve anlayışın önüne Türkiye’de ne kadar geçilebildi? Fransa başörtüsü yasağını uygulamaya geçirmede başarılı olamadığından bugün bir istasyon geriye giderek peçe yasağı uygulamasından başlama taktiğine başvuruyor. Türkiye’de ise hâlâ başörtüsü yasağının önüne geçilemedi. Başörtülüler aşağılanıyor, horlanıyor, fabrikalardaki alelade açılış törenlerine bile alınmıyor. Meclis’e yeni bir başörtülü üye girerse yeni bir deprem yaşanır korkusuyla başörtülü adayların listeye alınmasında eller titriyor. Sayın Başbakanın AKPM’deki konuşmasında özellikle üzerinde durduğu laikliğin de nimetleri Müslüman olmayanlara, zorbalıkları ise nüfusun yüzde doksan dokuzunu oluşturan Müslümanlara.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.