Elif Nisa

Elif Nisa

İslam Kan Değil Barıştır; İman, Akıl, İlim ve Sevgiyle Hakim Olacaktır

İslam Kan Değil Barıştır; İman, Akıl, İlim ve Sevgiyle Hakim Olacaktır

Bütün gücünü kullanma ve mücadele anlamına gelen cihad, Allah'ın dinini yaymanın mücadelesidir, tebliğdir. İnananların cihadı kendi nefisleri ve yeryüzündeki kötülüklerledir. Nefsindeki ve çevresindeki kötülüklerle mücadele eden mümin, kendisinde ve diğer insanlarda sevgi, saygı, şefkat, merhamet, barış, güven ve adalet gibi değerlerin hakim olmasına vesile olur.

İnsanlara Kur’an ahlakını anlatmak, Kur’an’la öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak; tümü birer çağrıdır ve en güzel sözlerdir. "Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet Suresi, 33) ayetinde söz edilen insanlar, Allah’a çağrıda bulunan samimi iman sahipleridir. Müminlerin, Rabb’imizin her şeye şahit olduğunu bilincinde olarak güzel sözle yaptıkları tebliğ -Allah’ın dilemesiyle- birçok insanın imana yaklaşmasına vesile olur.

Güzel ve yumuşak söz insanlar üzerinde çok etkilidir. Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun'u, son derece zalim ve ilahlık iddiasında olan Firavun’a yollarken bile, “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 43-44) buyurur.

Kur’an, inanan insanların inanmayanlara ve zulmedenlere karşı sergilemeleri gereken tavrı, “İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir… (Fussilet Suresi, 34-35) ayetiyle haber verir.

İnsanları yanlış olandan sakındırmak, doğruları anlatmak, toplumdaki sapkın görüşlerle fikir mücadelesi yapmak, özellikle yaşadığımız dönemde her Müslüman'ın önemli sorumluluğudur. Bozgunculuk çıkaran, huzur ve düzeni bozan, barışı engelleyen fitnenin yeryüzünden kaldırılması gereklidir. Ancak bu topla tüfekle, kanla değil fikir mücadelesiyle olacaktır. Çünkü asıl hedef fitnenin beynidir! Sorunlar konuşarak, şefkat ve hoşgörüyle halledilebilir. Kan kanla temizlenemez.

Yüce Allah insanların arasını düzeltmeyi ve iyiliği emreder. Kur’an’da, “…Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. (Rad Suresi, 25) ayetiyle anarşi, terör, şiddet içeren her türlü bozgunculuk yasaklanır. Rabbimiz tüm bozguncuları lanetler ve onları bekleyen sonsuz azabı haber verir.

Kur’an'a göre, haksız yere saldırı ve masum insanları öldürmek çok büyük bir suçtur. Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurur: "... Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur..." (Maide Suresi, 32)

Cinayet işleyeni bile affetmemizin bizim için daha hayırlı olacağını haber verir Kur'an. Suçsuz insanları havaya uçurup eylem yapan ve “Allah için yaptım” diyen kişinin, içinde Allah korkusu taşımadığı açıktır. Buna kahramanlık denemez; vicdan sahibi her insan bu davranışı şiddetle lanetler.

İslam’ın kelime anlamı barıştır; Allah barışı ve uzlaşmayı emreder. Kur’an’da yasaklanan bozgunculuk ise, anarşizmin ana özelliğidir. İslam bir nurdur. Dini kanla özdeşleştiren kimseler, Kur’an’ın nurundan yararlanamayan ve kendi karanlık gözlüklerinden bakanlardır. Barış bu kişilerin nefsine zor gelir. Gerçekte zevkli olan barıştır ancak onlar savaştan ve kan dökmekten zevk alırlar.

Kan isteyeni Allah o kanda boğar. Allah, Kur'an ahlakını kansız hakim edecektir; insanın buna kanaat getirmesi gerekir. İnsanı en etkileyen silah tehdit, saldırı, yaralamak ve kan mıdır; yoksa sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmak mıdır?.. Kuşkusuz en büyük silah sevgidir. İman, akıl ve ilim, sevgi ile birleştiğinde dünyanın en büyük gücü oluşur.

Müslüman olmayan her insan potansiyel Müslümandır. O yüzden insanlara güzel sözle ve şefkatle yaklaşılmalıdır. Nefretle yaklaşmak çok anlamsızdır; Kur'an ahlakında nefret ve kin yoktur. Bazı cahil kişilerin, farklı dinden hatta farklı mezhepten olanlara karşı nefretle ve gözü dönmüş bir üslupla yaklaşmaları çok çirkin bir davranıştır. Bu dehşet verici üslup sebebiyle tüm Müslümanların bu yapıda olduğu zannedilmiş, İslama karşı dalga dalga bir nefret yayılmıştır. Bu cahil ve yobaz kesim yüzünden Müslümanlara karşı önyargı oluşmuştur. Bu kişilere sormak gerekir; Allah bizim neden kin duymamızı, nefret etmemizi istesin? Cennette kin ve nefret var mıdır? Cennet sonsuz sevgi ve muhabbet yurdu değil midir?..

Müslüman, kindar olmamalı, nefretten arınmalıdır. Adil olmalıdır; bütün insanlara aynı gözle bakmamalı; zulmedeni suçsuz insanlardan ayırt etmelidir. Aralarında zulmedenler olduğu bahanesiyle bütün bir toplumdan intikam almaktan söz edilebilir mi? Bu, orman kanununa tabi, ilkel ve cahil kabile toplumlarında olur. Zalimlerin özelliği olan bu davranış, Müslümana asla yakışmaz.

İslam ışıl ışıl aydınlıktır; barış ve esenlik dinidir. Allah, insanları seçip beğendiği dine; barışa ve esenliğe davet eder. Bu aydınlık ve dosdoğru yolu seçenler Allah'ın ‘iyiliği emredip, kötülükten sakındırma’ yükümlülüğünü gerektiği şekilde yerine getirdiklerinde, pek çok insan Kuran'a yönelecek ve Allah'ın hoşnutluğunu hedef edinen bir yaşam sürmeye başlayacaktır. Deccalin beyni tam anlamıyla yok edildiğinde karmaşa, yokluk, yoksulluk, huzursuzluk, güvensizlik, adaletsizlik gibi sorunlar bitecek, dünya barış ve sevgi dolu bir mekana dönüşecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Elif Nisa Arşivi