Aile İktidarlarından Halk İktidarlarına
Dün Suriye'de Öfke Günü idi. O yüzden rejim de Şam'ın kenar mahallelerine gönderdiği güvenlik güçlerini şehrin merkezine, eylem ve gösterilerin düzenlenmesi ihtimali olan noktalara yerleştirmişti. Bütün bu gelişmeler Esed'in şiddet uygulamalarının insanları, özgürlük ve hukuk taleplerinden vazgeçiremediğini gösteriyor. Öte yandan hâkim sistemin de halkı zorlamak için şiddete başvurmaya devam edebileceği anlaşılıyor. Biz bu yazıyı Öfke Cuması gösterileri öncesinde yazdığımızdan o olaylara temas etmeden Suriye İçin İstanbul Buluşması Sempozyumu'ndan aldığımız notları aktarmaya devam ediyoruz.
Timeturk Genel Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı son dönemdeki değişimin bütün Arap dünyasını kuşattığını dile getirdi. Kışlakçı, Arap dünyasında birer aile iktidarlarının hüküm sürdüğüne, Suriye'deki rejimin de böyle olduğuna, ülkenin en önemli makamlarının Esed ailesine dağıtıldığına dikkat çekti ve bazı örneklerden söz etti. Şimdi insanların işte bu aile iktidarlarının son bulup halk iktidarlarına geçilmesini istediğine işaret etti.
Suriye'deki aşiretlerin ileri gelenlerinden Heysem Brahma da Suriye'nin sivil bir iktidara sahip olmadığını tamamen güvenlik güçleri, istihbarat teşkilatları tarafından yönetildiğini vurguladı. Brahma, Suriye halkının bugün işte böyle bir yönetimin son bulması ve sivil yönetime geçilmesi için tamamen barışçı metotlarla mücadele ettiğini, tüm alanlarda ıslahat beklediğini dile getirdi. Rejimin halkın tüm barışçı taleplerine şiddet ve silahla karşılık vermesinin dolayısıyla şehitler, yaralılar ve tutuklular olmasının halkın taleplerindeki ısrarını artırmanın ötesinde bir sonuç doğurmayacağını söyledi. Heysem Brahma toplantıdan pratiğe dönük bir programla çıkılması talebini dile getirdikten sonra kendilerinin Suriye'deki olaylara uluslararası müdahale değil uluslararası ilgi beklediklerini bu konuda da Türkiye'nin birinci sırada yer aldığını ifade etti.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan da Suriye'deki mücadelenin haklı bir mücadele olduğunu vurgulayarak kendilerinin bunu desteklediklerini ifade etti. Ceylan tüm Müslümanları tutarlı olmaya çağırarak kendileri için istediklerini başkaları için de istemeleri gerektiğini hatırlattı.
Türkiye Tabipler Birliği Başkan Yardımcısı Dr. Hamdi Osman da Suriye'deki yaralıların maruz kaldığı muameleler hakkında bizzat müşahede ettiği ve birinci ağızdan duyduğu bilgileri aktardı. Bir gün önce Ürdün'den döndüğünü söyleyen Dr. Osman orada gördüğü yaralıların maruz kaldığı kötü muameleler hakkında bilgi verdi. Suriye rejiminin olaylarda yaralananların birçoğunun hastaneye götürülmesine engel olduğunu, izin verilenlerin de genellikle askerî hastanelere götürülüp öldürüldüğünü veya kasıtlı ihmal ve kötü muameleyle kendilerine işkence edildiğini söyledi. Kendisinin Ürdün'de gördüğü yaralıların ülkelerinde tedavi imkânlarından yoksun kaldıkları için resmî olmayan kanallardan Ürdün'e geçtiklerini ifade etti. Suriye rejimi hizmetindeki medyanın bu gerçekleri kamuoyuna yansıtmadığına dikkat çeken Dr. Osman durumlarının çok kötü olduğuna şahit olduğu yaralıların Türkiye'den büyük ilgi ve yardım beklediklerini dile getirdi.
Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da konuşmasında Suriye'de bir hâkimiyet kavgası olduğunu, bu ülkede bir dayatma hâkimiyet bulunduğunu hatırlattıktan sonra şunları söyledi: "Suriye'deki rejimin siyonist işgale karşı savaş verdiği ileri sürülüyor. Bu iddia tamamen yalandır. Suriye rejimi Golan'ı kurtarmak için değil bir kurşun bir çakıl taşı dahi atmış değildir. Filistin ve Lübnan'daki direniş gruplarına desteğini küçümsemiyorum. Ama bu konuda başkalarının kahramanlığı üzerinden kendisine meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. Bir sistemin meşruiyeti adalet temeli üzerine oturtulmalıdır."
Ünsal, kendilerinin Mazlumder olarak Suriye'deki rejimin insan hakları ihlalleri üzerine yaptıkları çalışmalar ve hazırladıkları rapor üzerinde durarak bu raporda bilgilerin belgeleriyle birlikte kamuoyunun dikkatine sunulduğunu belirtti.
Sempozyumda bunların dışında da güzel konuşmalar yapıldı ve önemli hususlara parmak basıldı. Ancak biz yazımızın kapasitesinin müsaade ettiği kadarıyla yetinmek durumundayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.