Şırnak olaylarla kıvranırken
Şırnak Uludere ilçesinin kırsalında teröristlerle çıkan çatışmada 12 teröristin ölü olarak ele geçirilmesi bölgeyi yeniden karıştırdı. Dağda ölüler, şehirde harabeler...
Halkımız her iki yönden de sıkıntılı.
Anne ve babalar acılı...
Ne olursa olsun bu hazin tabloyu görmezlikten gelmek mümkün mü?
Karanlık bir el ülkenin güneydoğusunu karıştırırken diğer bölgeler de boş durmuyor.
Liselerin önlerine gidin, orada da küçük yaştakilerin çeteleştiğini göreceksiniz. 14 yaşındaki çocukların ellerinde öldürücü bıçaklar var, uyuşturucu var, kan ve kin var...
Laik düzen... Kurum ve kuralları ile küçük yaştakilere kadar indi. Fuhuş yaygınlaştı, nikahsızlık moda anlayışında aldı başını yürüdü.
Artık her kıza bir erkek arkadaş(!), her erkeğe bir kız arkadaş çağdaşlığın gereğidir...
Düzen dağdaki terörü ile şehirdeki çeteleşmesi ile oturdu.
Annenin şehirdeki de mahzun köydeki de...
Ne var ki bu tablodan kendi hesabına iş çıkartıp iktidar peşinde koşanlar var. Kana bakmadan, gözyaşlarına aldırmadan sözde politika yapanlar var.
Cezaevi sakinlerine bakmıyoruz.
Koğuşlarda askere silah çektiği için yatanlar olduğu gibi gasp, cinayet, uyuşturucu gibi suçlardan yatan binlerce küçük yaştaki çocuk var...
Bizde her dertten her yaradan var...
Şırnak’taki aileler kan ağlıyor da Anadolu’dakiler halay mı çekiyor?
Seçimlere çok az kala, BDP’nin elindeki kartı Kürt gençleri ile küçük yaştaki bebeleridir.
Bir kısmını dağa gönderip militan yaparken, diğer kısmını da şehirleri yıkmak ve de ortalığı harabeye çevirme işinde kullanıyor. BDP’nin koltuk malzemesi Kürt halkı.
Dün polise tokat atacak kadar kendisinde cesaret gören BDP’nin bayan milletvekili bugün de İstanbul’dan sokağa doğru bağırıyordu:
“Allah belanızı versin!”
Versin de kimin belasını versin?
Çocukların ellerine taşlar tutuşturup güvenlik güçlerini taşlatanların mı?
Belediyenin araçlarını ateşe verdirenlerin mi?
Kepenkleri indirtip çalışma hayatını felce uğratanların mı?
Görev başındaki polis memurlarına kurşun sıktıranların mı?
Bela deniyor.
Kardeşi kardeşe hasım yapmaktan daha feci bir bela var mı?
Irkçılık bir millet için en büyük bela değil mi?
Sel desen geçer, deprem desen geçer, ama bela indi mi kolayına geçmez.
BDP’li bayan milletvekili beladan açıyor kapıyı, terörün kanlı eylemlerinden kapatıyor.
Diyor ki: “Dağdakilerin isteklerini kabul etmezseniz kan daha da akar...”
Dağın isteği ne olabilir?
Kürt hakları deseniz, dedik ya bu ülkede sadece Kürtler mi yaşıyor?
Hak Allah’ın(c.c) bir sıfatıdır.
Onu zikredince neden tüm Müslümanlar değil de sadece Kürtler?
Daha geçenlerde Van’ın Başkale ilçesine aradan 50 yıl geçtikten sonra göç eden Yahudi ailelerini BDP’nin davul zurna ile nasıl karşıladığını gördük.
Ne hasret! Benzer karşılama kendi askeri için de yapılsa bari...
Savaş için değil de barış için yapılsa.
O Yahudiler, bir zamanlar masum halleriyle Filistin’e göç edince Osmanlı insanlık adına hoş karşılamıştı, ama bugün görüyoruz ki geldikleri gibi şişede durmadılar.
Şu anda İsrail Ortadoğu’nun en kanlı bir örgütü.
PKK’nın banisi...
Dilerim, Başkale’ye getirilen Yahudi aileler aynı projenin bir parçası değildir.
Yine dilerim, BDP bilerek bu davul ve zurnayı çaldırtmamış olsun.
Dilerim, birileri tarafından o yöreye çağrılmadılar...
Dilerim, Kürt halkı bir gün uyanır da adına oynanan oyunlara dur der.
“Yeter artık” der...
Kaybettiklerini geri ister...
12 Haziran bir bakıma da bu hesabın sandıkta yapılmasıdır...
PKK BDP öncülüğünde sandıkları işgal etmezse göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.