Birinci Yıldönümü İkinci Filo
Gece yattığımızda Bi'ru's-Seb'a (Berşeva) hapishanesinin hücrelerinde daha ne kadar kalacağımız henüz belirsizdi. Sabah namaz vakti girmeden önce, işgal gardiyanları kaldığımız hücrelerin demir kapılarına "güm güm" vurarak bizi uykudan kaldırıp koğuşun avlusuna topladılar. Gece durum kesinleşmiş ve bizi ülkelerimize gönderme kararı almak zorunda kalmışlardı. O yüzden fecirden önce herkesi uyandırdılar. Fakat toparlanıncaya kadar sabah namazı vakti de girdi ve avluda cemaatle namazımızı kıldık. Bu, zindanda kıldığımız son namazdı.
Ben Gurion havaalanında özel kapılardan terminale aldı ve uzun bir eziyetten sonra THY'nin gönderdiği uçaklara bindirdiler. Arkadaşlarımız filoda bulunan herkesin durumu hakkında kesin bilgi verilmeden ve teslim işlemi yapılmadan uçakların kalkamayacağını bildirdiler. Çünkü bazı kişilerin denize atıldığına dair söylentiler vardı. Ayrıca durumları ağır bazı yaralı arkadaşlarımızın teslim edilmeyip hastanelerde ölüme terk edilmelerinden endişe ediliyordu. Ondan dolayı uçaklarda sayım ve teftiş yapıldı. Epey bir eksik çıktı. Eksiklerin isim listesi verildi. Katiller bu konuda da eziyet ettiler. Eksiklerin durumu ve nerede oldukları hakkında bilgi vermiyor, güya bir yerlerle bağlantı kurup bilgi edinmeye çalıştıklarını söylüyorlardı. Sonra birkaç kişiyi getiriyor, bazı yaralıların bulunduğu hastaneleri tespit ediyor, onlara ulaşılmasını sağlıyor diğerlerini saklıyorlardı. Böyle birkaç posta teftiş ve aramadan sonra sayı tamamlandı. Tabii bu arada biz de uçaklarda en az on iki saat bekledik.
Uçaklarda beklerken sohbetler konuşmalar yaptık. O sohbetlerimizde, Türkiye'ye döndüğümüzde bu olayı sembolleştirmek, zihinlere işlemek ve insanlarımızın siyonist saldırganlığa karşı duyarlılığını güçlendirmede değerlendirmek için çaba sarf etmemiz gerektiğinden söz ettik. Şehit edilen kardeşlerimizin isimleriyle ve mesajlarıyla, zihinlerde ve gönüllerde yaşamaları için yapılması gereken çalışmalar, onların isimlerini yaşatmamızı sağlayacak projeler ve etkinlikler üzerinde durduk. Ayrıca her yıl bu olayın yıldönümünde anma programları düzenlenmesi suretiyle yaşananların zihinlerde canlı tutulması, siyonist saldırganlığın gerçek yüzünün unutulmaması için faaliyetler yapılması gerektiğini vurguladık.
Allah'ın izniyle geçen bir yıl içinde, Mavi Marmara'ya saldırı olayıyla doğrudan veya dolaylı bir şekilde bağlantılı gerçekleşen hadiseler, yapılan çalışmalar beklentilerimizin çok üstünde oldu. Bazılarının aleyhte tavırlarına, yıpratma amaçlı açıklamalarına, siyonist saldırganlığı "yasal" göstermeye kalkışmalarına rağmen vicdanlar bu saldırganlığın karşısında durarak insanî yardım gönüllülerinin kararlı tutumuna sahip çıktı.
İşgalci siyonist geçmişte gerçekleştirdiği onlarca katliam, binlerce cinayet, yıkım, saldırı ve vahşet gibi Özgürlük Filosu saldırısının ve gerçekleştirilen katliamın da en fazla birkaç ay içinde unutulacağını, böylece eşkıyalığının yine yanına kalacağını umuyordu. Ama umduğu olmadı. Tam tersine olay tüm dünyada yankılandığı gibi Arap dünyasındaki büyük halk ayaklanmalarının da toplumsal zeminini hazırladı. Ben şahsen bu hadiseden sonra ziyaret ettiğim bütün Arap ülkelerinde Özgürlük Filosu'nun sembolleştirildiğini ve onurlu direniş ruhunu uyandırdığını gördüm. Bu arada insanlık Gazze'ye uygulanan ambargonun gerçek yüzünü daha yakından ve uluslararası siyonizmin güdümündeki medyanın kasıtlı karatma politikasından kurtularak biraz daha çıplak gözle görebildi.
Türkiye'de Mavi Marmara, Gazze, Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa'yla özdeşleşti. Bu ruhla pek çok etkinlik, eylem düzenlendi. Mavi Marmara adını ve şehitlerini gönüllerde yaşatmak için dernek kuruldu.
Dünyanın dört bir yanından gelip iyilik kervanına katılanlar Özgürlük Filosu'na saldırının birinci yıldönümü münasebetiyle İstanbul'da yeniden buluşarak ikinci filoyu yola çıkarma konusunda kararlılıklarından geri adım atmayacaklarını ortaya koydular.
Hadisenin birinci yıldönümü münasebetiyle Beyoğlu ve Taksim'den dünyaya seslenen o büyük ve coşkulu kalabalık ise oldukça görkemli bir manzara ortaya koydu. Bu manzara aynı zamanda siyonist katillere İkinci Özgürlük Filosu'na dokunmaya kalkışmaması konusunda bir uyarıydı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.