Fikrinle yürü, fikrinle büyü
Türkiye İhracatçılar Meclisi, Mayıs ayı ihracat rakamlarını Mersin’de açıkladı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Mayıs 2011 ihracat rakamlarını açıklarken, Türkiye’nin en büyük problemlerinden birinin ‘carî açık’ olduğunu da özellikle ifade etti. İhracat rakamları, kriz öncesine duruma doğru yükseliyor ki bu sevindirici. Aynı toplantıya katılan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da carî açığın problem olduğunu ifade etti ve ‘ithal ikamesi’ yapılarak, carî açığın bir an önce düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Cari açık özetle, Türkiye’nin ihracatı ile ithalatı arasındaki farktır. Yani 10 TL’lik ihracat yaparken, 20 TL’lik ithalat yapmak ‘iyi’ bir şey değil ve ekonomideki diğer göstergeler ‘iyi’ de olsa bu gösterge ‘kötü’dür. Carî açıktaki en önemli nokta, ülkemizin enerji sektöründe dışa bağımlı olmasıdır. Bu sebeple, üretmemiz mümkün olan pek çok mal ve hizmeti dışarıdan ithal etmek durumunda kalıyoruz. Meselâ, demir çelik sektöründe enerjiye çok fazla ihtiyaç duyulduğu için Türkiye dünyanın en büyük ‘hurda demir’ ithalatçısı durumuna gelmiş. Hurda demiri alıp çelik üretebiliyoruz, ama ‘toprağı’ işleyip de çelik üremiyoruz. Sebebi de enerji maliyetinin yüksek olması.
İhracat rakamları Mersin’deki AKİB (Akdeniz İhracatçı Birlikleri) toplantı salonunda açıklandı. Rakamların açıklanmasından sonra Mersin’de yapılan güzel bir faaliyetten ve sonuçlarından da haberdar olduk ki, toplantının o bölümü rakamlardan daha da sevindiriciydi.
Mersin’de sanayi ve ticaret odaları ile valiliğin işbirliğiyle “Fikrinle yürü, fikrinle büyü” konulu bir yarışma yapılmış. Okul öncesi, ilköğretim ve lise öğrencilerinin katıldığı yarışma ile çocuklar yeni buluşlar, icatlar ve inovasyon çalışmalarına imza atmışlar. İnanın, çocukların ortaya koyduğu yeni fikirler, teklifler ve icatlar belki ‘basit’ ama çok önem verilmesi gereken bir çalışma.
Bizim de ilköğretimde okuyan çocuklarımız olduğu için benzer durumlarla biz de karşılaşıyoruz. Okuldan gelen çocuğumuz bir gün diyor ki, “Baba, ben bir icat bulmak zorundayım. Yoksa öğretmenim bana düşük not verecek.” Hayda, yeni bir şey icat etmek kolay mı ki bulamayana düşük not verilsin? Çocukların yeni şeyler keşfetmesine teşvik edilmesi elbette çok önemli, ama bunu ‘not korkusu’ ile ve mecburen yaptırmak doğru değil.
Mersin’deki çocuklar bunu nasıl yaptı bilmiyorum, ama çok güzel şeyler yapmışlar. Bu icatların bir kısmı ticarî olarak da uygulanabir şeyler. Nitekim, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, salondaki iş adamlarına tek tek seslenerek, “Bunları ticarî olarak uygulayalım” dedi ve bir çoğundan da söz aldı. Bir öğrenci, “insansız hava aracı” üzerinde çalışmış ve ikinci olmuştu. Projesini tanıtırken, “Bu konuda çalışabilmek için Türkiye’de üniversite yok. Almanya ya da Amerika’da okumak istiyorum” dedi ve bu gencimize de toplantıya katılan İTO temsilcisi sahip çıktı. İlkokul öncesi çocuklar bile uygulanabilir projeler geliştirmiş. Biri, klima ve çatıdan toplanan yağmur sularının bir depoda biriktirilmesi ve sonrasında bu suyun kullanılmasıyla ilgiliydi ki kolayca uygulanabilir. Elbette bu ve benzeri projeleri düşünen çok kişi var, ama nedense uygulama imkânı bulamamış. Keşke, verilen sözler tutulsa ve ‘Zihni Sinir Projeleri’ uygulama imkânı bulsa.
Gençlerin teşvik edilmesi her şeyden önemli. “Başımıza yeni icatlar, dertler, projeler çıkarma. Uslu uslu otur” dönemi çoktan geçti. Yenilikten, projeden ve icatlardan ürkmemek lâzım. Teklif edilen projelerin onda biri hayata geçebilmiş olsa Türkiye’nin önü de açılır, ufku da aydınlanır.
Türkiye’yi idare edenler, gençlerin tekliflerinin “ihracat rakamlarından daha önemli ve öncelikli” olduğunu görmek durumundalar.
İşin içinde “fikir” varsa, ardından “zikir” de gelir... Türkiye’nin fikriyle yürüyen ve fikriyle büyüyen gençlere çok ihtiyacı var. Önümüzdeki yıllar fikrini dünyaya kabul ettirebilenlerin yılı olacak. Başka çıkar yol görünmüyor, vesselâm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.